Multipl sklerozlu hastalarla bugüne dek yapılan en uzun süreli tedavi izleme çalışması, uzun süre interferon kullanımının sağ kalımı arttırdığını ve ilacın güvenirliğini desteklediğini ortaya koydu.

Multipl Skleroz (MS) tedavisinde etkisi kanıtlanan ilk tedavi olan interferon beta kullanımının sağ kalımı anlamlı olarak arttırdığı gösterildi. İnterferon beta öncü çalışmasına katılan MS’li hastaların 21 yıllık uzun dönem tedavi sonuçları Amerikan Nöroloji Akademisi’nin ardından İstanbul’da yapılan MS Platform Toplantısı’nda tartışıldı.

Bu araştırma, alanında en uzun çalışma olmasının yanı sıra çalışmada verisi toplanabilen hastalar açısından da en kapsamlı araştırma olma özelliğini taşıyor. Daha önce, Neurology Dergisi’nde yayınlanan 16 yıllık uzun dönem çalışmasının gösterdiği güvenlilik profili yanında 21 yıllık çalışma MS’te sağ kalım açısından önemli veriler sunuyor.

Kanada British Columbia Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Almanya Bamberg MS Merkezi Başkanı Prof. Peter Rieckmann, “21 yıllık uzun dönem izlem çalışmasının sonuçları, etkili görülen interferon beta tedavisine devam eden hastaların daha uzun süre yaşadığını ortaya koydu” dedi. Rieckman, “Bu önemli izlem çalışmasıyla 1980’lerin sonunda araştırmaya katılan hastaların yüzde 98,4’üne ulaşıldı. Tedavisine 250 mikrogram interferon beta ile başlanılan grupta, plaseboyla karşılaştırıldığında MS’e bağlı nedenlerle ölüm riskinin yüzde 46,8 oranında azaldığı gösterildi” diye konuştu.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı ve Türkiye MS Derneği Bilimsel Danışmanı Prof. Aksel Siva da “Uzun dönem izlem çalışmalarını gerçek yaşamdan kesitler içerdiği için çok önemli buluyorum. 21 yıllık bu izlemin sonucu, interferon beta tedavisiyle başarılı olduğumuz hastaların tedaviye devam etmeleri için önemli bir gerekçe sunuyor” dedi.

MULTİPL SKLEROZ (MS) HAKKINDA
MS, beyni, omuriliği ve optik (göz) sinirleri içeren merkezi sinir sisteminde (CNS) oluşan kronik ve tahmin edilemeyen bir hastalıktır. Otoimmun hastalığı olduğu düşünülmektedir, yani bireyin kendi bağışıklık sistemi sağlıklı hücre ve dokulara saldırmaktadır. Ortaya çıktığında, CNS’deki miyelin, yani sinir liflerini çevreleyen koruyucu izolasyon, ortadan kalkmaktadır. En sonunda, bu zarar CNS’deki sinir hücreleri arasındaki sinir iletişimine de karışmakta da MS semptomlarının ortaya çıkmasına yol açmaktadır.

NEDENİ BİLİNMİYOR
MS’in nedeni tam olarak bilinememekle birlikte, araştırmalar genetik ve çevresel faktörlerin bileşiminin ilgili olduğunu göstermektedir.
• Çevresel faktörler: MS, Avrupa ve Kuzey Amerika gibi, ekvatora uzak olan yerlerde yaygındır, oysa ekvatora yakın olan ülkelerde adı neredeyse hiç duyulmamıştır. Nedeni bilinmese de, bakteriler ve virüsler gibi belli çevresel faktörlerin insan ve hayvanlardaki miyelinin yok olmasına (demiyelinizasyon) neden olabileceği düşünülmektedir. MS’in nedenleri arasında farklı virüsler yer almaktadır; ancak, virüslerden herhangi birini hastalığa bağlayan kesin bir kanıt yoktur.

• Genetik: MS kalıtımsal bir hastalık olmasa ve bu hastalığa tek bir genin neden olduğu tespit edilmemiş olsa da, ebeveynlerinden biri hastalığa yakalanmış olan çocuğun ileride MS olma ihtimali yüzde 2’dir.

MS’in semptomları kişiden kişiye değişmektedir ve tahmin edilemeyebilir. Bazı semptomlar şunlardır:
• Tükenmişlik veya yorgunluk.
• Boynun ileri doğru eğilmesinden kaynaklanan karıncalanma.
• Gözlerden birinde veya her ikisinde de görüntüde bulanıklık.
• Bacakların birinde veya her ikisinde de zayıflık.
• Spastisite (kaslarda gerginlik)
• Yüzde, kollarda, bacaklarda ve gövdede (vücudun orta kısmı) uyuşukluk ve karıncalanma.
• Baş dönmesi.
• Çift görme.
• Geveleyerek konuşma.
• Göğüs veya karın çevresinde “bant varmış gibi” karıncalanma • Mesanenin kontrolünü kaybetme.

MS hastalarında bu semptomların biri veya hepsi görülmeyebilir. Semptomlar genellikle birkaç gün veya hafta sonra yok olmakta veya iyileşmektedir.

Kaynak: ntvmsnbc