Sağlık Bakanlığı, ilaçta 5,4 milyar dolarlık açığı kapatmak için millî ilaç projesi geliştirdi.

 

 

Bu sayede Türkiye, kendi ilacını geliştiren ve üreten bir ülke olarak küresel oyuncuların arasında yer alacak. Projenin başındaki isim ise Amerika’da yaşayan doktor Kemal Oğuz Kalafat. Kalafat, “Üç firma bu projede yer almak istediğini bize bildirdi.” dedi.

Yılda yaklaşık 7 milyar dolarlık ilaç ithalatına karşılık sadece 460 milyon dolarlık ilaç ihraç edebilen Türkiye, 5,4 milyar dolarlık açığı kapatmak üzere ‘milli ilaç’ hamlesi başlattı. Kendi ilacını geliştiren ve üreten ülke olmanın yanında ilaç sektöründeki küresel oyuncular arasında yer almayı hedefleyen projeyi ABD’de yaşayan Türk bilim adamları hazırladı. Proje, Türkiye’de üretim yapan firmaların yanısıra Başbakan Tayyip Erdoğan’a sunuldu ve onay alındı. Sektör ve hükümet nezdindeki görüşmeleri şimdilik detaylandırmak istemediklerini belirten Dr. Kemal Oğuz Kalafat, aldıkları desteği şöyle özetledi: “Sofistike girişim fonları ile kendi millî ilacını geliştirme yöntemi rekabet halinde olduğumuz birden fazla ülkede, denenip başarıya ulaşmış bir yöntem. Türkiye de aynı yöntemle millî ilaç hedefine ulaşabilir. Ülkemizin en önemli üç firması böyle bir projeye katılma niyet ve kararlılıklarını bildirdiler. Hükümetimizin üyeleri ve en üst düzey temsilcileri projenin hayata geçirilmesi için çalışmaları başlattılar.”

Millî ilaç hamlesiyle ilgili Today’s Zaman’ın sorularını cevaplandıran Dr. Kalafat, öncelikle Türk bilim adamları ve ABD’nin MIT, Harvard, Yale gibi önemli üniversitelerinden konularının uzmanları ile Boston merkezli Oak Capital Ventures adlı girişim sermayesi yönetim şirketini kurduklarını aktardı. Yıllık 4,5 milyar dolarlık ticari açığa sebep olan ilaç ihtiyacının Türkiye’de yerli kaynaklar ile geliştirilip üretimi ile karşılanması sürecini sistematize etmeye çalıştıklarını kaydeden Dr. Kalafat, 1990’lı yıllarda ilaç sektörü olarak Türkiye ile aynı konumda bulunan Japonya, G. Kore, İsrail, Çek Cumhuriyeti ve İrlanda’nın günümüzde küresel ilaç markalarına sahip olduklarını anlattı. Söz konusu ülkelerin ortak özelliğinin siyasi otorite önderliğinde başarılı bir strateji izlemek olduğuna dikkat çeken Dr. Kalafat, “Son 20 yılda ciddi oranda ilaç geliştirme kabiliyeti kazanmış ülkelerin yöntem benzerlikleri Oak Capital ekibi olarak dikkatimizi çekti. Kendi orijinal ilaç ve molekülüne sahip ABD ve Avrupa’nın dev firmaları arasında söz sahibi olmaları ciddi bir başarıydı. Japonya, G. Kore, İsrail, Çek Cumhuriyeti ve İrlanda ilaç sektörü de 90’lı yılların başında bugünkü Türk ilaç sektörü gibi zor durumda idi. Zorluğu fırsata dönüştürüp teknoloji yoğun, yüksek katma değere sahip kendi molekül ve ilaçlarını geliştirip ürettiler. Takeda, Otsuka, Teva, Shire, Elan gibi küresel markalara sahip oldular. Siyasi otoritenin önderliğinde tüm sektör firmaları ile oluşturdukları girişim sermayesi fonları ile ABD’nin teknoloji kümelenmelerine girip ABD’li ileri teknoloji ilaç geliştirme firmalarına ortak oldular. Zamanla bu firmaları kendi ülke firmalarına katarak, bu kabiliyeti ve kültürü kendi ülkelerini taşıdılar.” diye konuştu. Kalafat, Türkiye’deki ilaç fiyatı değişiklikleri ile Türk ilaç firmalarının stratejik olarak önemli bir yol ayrımına geldiğinin de altını çizdi. “Ya jenerik ilaç üretim yapılarını orijinal ilaç geliştirme kabiliyetine dönüştürecekler ya da bu yarıştan çekilecekler çünkü bu pazarda yalnız değiller artık.” dedi.

Zaman