Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgını, kanser hastaları için büyük risk oluşturuyor. Kanser hastalarının bu süreçte virüse yakalanmamak için herkesten daha fazla korunmaları şart. Virüs kaparlarsa nasıl tedavi edilmeleri gerektiği ve onkolojik sürecin devam edip etmeyeceği ise hekimlerine bağlı.
Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Orhan Türken, dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgın sürecinde, kanser hastalarının sıkça sorduğu “Kemoterapi ve radyoterapiye devam edilmeli mi?”, “Hastaneye kontrole gitmeli miyiz?”, “Bağışıklık sistemi nasıl güçlenir”, “Enfeksiyona yakalanırsak kemoterapiyi bırakmalı mıyız” gibi soruları yanıtladı.
Korunma ve izolasyon tedbirlerine uyulmazsa tüm kanser hastaları için enfeksiyon kapma riskinin oluştuğunu ifade eden Prof. Dr.Türken, özellikle ileri yaşta olan ve aktif kanser tedavisi gören, ayrıca yüksek tansiyon, şeker, kronik akciğer hastalığı gibi eşlik eden başka hastalıkları da olan hastalarda ağır klinik tablolar ortaya çıkabileceğini söyledi. Akciğer kanseri tedavisi gören veya solunum yolu problemleri olan hastalarda enfeksiyonun klinik tabloyu kısa sürede ağırlaştırdığına dikkat çeken Prof. Türken, “Kemik iliği veya kök hücre nakli yapılan, organ nakilleri sonrası bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç alan ya da ağır tedaviler gören hastalarda kan değerlerinin en düşük olduğu dönemlerde enfeksiyon duyarlılığı artar, böyle zamanlarda COVID-19 bulaşması halinde enfeksiyon ve sepsis riski yüksektir” diye konuştu.
Prof. Dr. Türken, “Solunum problemi yaşayan hastalar başta olmak üzere tedavi gören ya da takip edilen tüm kanserli hastalarda hekimin uygun görmesi halinde zatürre veya gribal enfeksiyonlara karşı aşı yapılabilir” dedi.
TEDAVİYE DEVAM
Korunma ve izolasyon tedbirleri ile beraber onkolojik tedavilere devam edilebileceğini belirten Prof. Dr. Türken hastaların hastaneye gelişlerini en aza indirecek şekilde tedavi planlarının düzenlenmesinde fayda olacağını söyledi. Prof. Türken, kanserli hastaların uyarılara daha sıkı bağlı kaldığını, tedbirleri titizlikle uyguladıklarını da söyledi.
Ağız yolu ile alınan ilaçlara evde devam edilebileceğini ancak damar yolu ile verilen ilaç tedavilerinde tedavi protokollerinin hastaların hastaneye geliş sıklıklarını azaltacak şekilde düzenlenebileceğini dile getiren Türken, kan değerlerinin düşük olduğu dönemlerde enfeksiyon duyarlılığı arttığı için beyaz küre (akyuvar) seviyelerini yükselten ilaçların destek amaçlı kullanımının da önemine dikkat çekti.
KEMOTERAPİ DEVAM ETMELİ Mİ?
Prof. Dr. Türken virüs kapmış ateşli hastalarda ise kemoterapi veya radyoterapi gibi bağışıklık sistemini zayıflatabilecek tedavilerin mümkünse ertelenmesi gerektiğini söyledi. Türken, “Hiçbir bulgusu olmayan koronavirüs hastalarında ise hastalığın evresi, tedavinin gerekliliği ve hastanın performans durumu gibi faktörlere bakılarak hekimin de uygun görmesi halinde hormonal bazı ilaçların kullanımına devam edilebilir ancak son karar yine takip eden hekime aittir” dedi.
Yeterli kalori ve protein desteği sağlayan, vitamin ve minerallerden zengin beslenmenin kanser hastaları için iyi bir tedavinin temeli olduğunu vurgulayan Türken, şöyle devam etti:
“Günde 3-5 porsiyon sebze ve meyve, haftada 1-2 öğün balık ve bol sıvı tüketilmesi gerekir. C ve D vitaminleri, selenyum ve çinko gibi elementler bağışıklık sistemi için faydalı öğelerdir. İyi yıkanmadan ve pişirilmeden yenilen sebze ve meyveler sindirim sisteminde enfeksiyon kaynağı olabilir. Bu nedenle yaşanılan ortamların yanı sıra tüketilen yiyecek ve içeceklerde de temizliğe dikkat edilmeli, iyi temizlenmemiş gıdalar tüketilmemeli”