TÜSİAD’ın düzenlediği ”Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde Sağlıkta İnovasyon Rapor Tanıtım Toplantısı”nda konuşan Akdağ, sağlık alanında araştırma ve geliştirme çalışmalarına ilişkin açıklamalar yaptı.
Türkiye’de sağlıkta, teknoloji alanında büyük keşiflerin yapılmadığını, herhangi bir ilaç molekülü geliştirilmediğini söyleyen Akdağ, bunun ana sebebinin Türkiye’de bilimsel araştırmaların gereken noktaya ulaşamaması olduğunu ifade etti. Hükümet olarak AR-GE çalışmalarına ciddi destekler verdiklerini anlatan Akdağ, özellikle ilaç alanında çalışmaların ilgili kurumlarla tartışıldığını söyledi.
İlaçların fiyatlandırılması ve satın alımında ilgili ilaç şirketlerinden şikayetler geldiğini dile getiren Akdağ, ”Bu durum AR-GE yatırımlarını etkilemez. Çünkü bu tedbirlerin alınmadığı yıllarda da gerekli yatırımların yapılmadığını görüyoruz’‘ diye konuştu.
Bakan Akdağ, Türkiye’deki bilim adamı sayısının ve niteliğinin yüksekliğine işaret ederek, bu hususta belli kümelenmelerin olması gerektiğini ifade etti.
Akdağ, ”Bunu hızlandırmak için teknolojiyi Türkiye’ye transfer ederken ya da doğrudan Türkiye’de teknolojik yatırım halinde uzun süreli garantili alımlar yapabiliriz. Çünkü kamu burada en büyük alıcı durumunda. Sağlık hizmeti de yine çoğunlukla kamu hastanelerinde veriliyor. Şimdiye kadar iki aşı konusunda bunu yaptık. Teknolojinin belli bir bölümünü Türkiye’ye taşıdık” bilgisini aktardı. Bu alandaki çalışmaları sürdüreceklerini belirten Akdağ, ilaç alanında da birtakım önlemler aldıklarını söyledi.
Türkiye’nin bu konuda büyüyen bir pazar olduğunu, aldıkları tedbirlerle büyümeyi kontrollü hale getirdiklerini anlatan Akdağ, bu pazarın kontrolsüz büyümesi halinde kamunun aldığı ilacın parasını ödeyemez duruma gelme riski bulunduğunu kaydetti.
Akdağ, patent ve veri korumayla ilgili değerlendirmelerde de bulanarak, veri korumanın süresinin sona ermesinden sonra ilaçların jeneriğinin üretilebildiğini, bunun yeni ilaçların keşfini teşvik ettiğini belirtti.
Patent ve veri korumayla ilgili sürenin uzamasını ”sürekli yeşillik” olarak niteleyen Akdağ, ilaç firmalarından bu konuda çok sayıda başvuru yapıldığını, bunun kötüye kullanılmaması gerektiğine işaret etti.
İlaçların ruhsatlandırılmasında aranan ”iyi uygulama belgesi” ile ilgili de değerlendirmeler yapan Akdağ, Türk firmalarının yurt dışında ürettiği ürünler için bu belgenin alınmasında bazı ülkelerde zorluklarla karşılaşıldığını anlattı. Akdağ, bunları ”tarife dışı engelleme” olarak değerlendirerek, ”Biz de halkımızın sağlığını korumak için, dışarıdan gelen ürünler için kuralımızı değiştirdik. Buna tepki gösterildi ancak biz de karşı tarafın yaptığının dışında bir şey yapmıyoruz. Bir orta noktayı bulacağız. Karşılıklı tanıma prosedürleri geliştirilecek” diye konuştu.
Obezitenin artık bütün dünyada bir sağlık sorunu haline geldiğini, bunun diyabet, kalp ve kanser gibi hastalıkları beraberinde getirdiğini ifade eden Akdağ, obezitenin Türkiye için de bir salgın haline geldiğini belirtti. Akdağ, bununla ilgili ciddi tedbirler almak zorunda olduklarını, bu nedenle bir eylem planı hazırladıklarını hatırlattı.
Sağlıkta dönüşüm programı ile sağlık alanında yaşanan gelişmelere de dikkati çeken Akdağ, bunun birçok ülke tarafından örnek alındığını, özellikle performansa dayalı ödeme sistemini uygulamak için kendileriyle temasa geçen ülkeler olduğunu bildirdi.
Akdağ, performansa dayalı ödeme sistemi ile Sağlık Bakanlığı’nda çalışan doktorların yüzde 94’ünün gönüllü olarak muayenehanesini kapattığını ifade etti.