📝 Editoryal Not:
Anksiyete, bireylerin yaşam kalitesini etkileyebilecek önemli bir psikolojik durumdur. Ancak, bu duygu her zaman olumsuz bir etkiye yol açmayabilir. Doğru şekilde yönetildiğinde, belli bir seviyedeki kaygı motivasyon kaynağı olabilir. Bununla birlikte, kaygı kişinin günlük işlevselliğini bozduğunda profesyonel yardım alınması gerektiği açıktır. Bu yazı, kaygı ile baş etme yöntemleri, tedavi seçenekleri ve yanlış telkinlerin birey üzerinde nasıl zararlı etkiler yaratabileceği hakkında önemli bilgiler sunmaktadır.


Kaygıyı yönetme yöntemleri ve yanlış telkinlerin etkileri hakkında önemli açıklamalar.

Kaygı (anksiyete), çoğu zaman olumsuz bir duygu olarak algılansa da, belirli seviyelerde bir motivasyon kaynağı olabilmektedir. Ancak kaygı, bireyin işlevselliğini bozacak boyutlara ulaştığında önlem almak önemlidir. Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikologu Cemre Ece Gökpınar, kaygı ile baş etme yöntemleri ve anksiyetenin kişinin hayatını nasıl etkileyebileceği üzerine önemli bilgiler paylaştı.

Belli Düzeydeki Anksiyete Motive Edici Olabilir
Anksiyetenin, zaman zaman koruyucu bir duygu olarak işlev görebileceğini belirten Uzman Klinik Psikolog Cemre Ece Gökpınar, bu duygu seviyesinin kişiyi harekete geçirmede etkili olabileceğini ifade etti. Örneğin, sınav kaygısı yaşayan birinin kaygısı belli bir düzeyde kalırsa, kişinin sınav için daha fazla çaba sarf etmesine sebep olabilir. Ancak, kaygı işlevselliği bozacak noktaya geldiğinde, konsantrasyon kaybı ve odaklanma zorluğu yaşanabilir. Bu durumda kaygı ile baş etme yöntemlerine başvurulması gerektiği önem kazanır.

Kaygının Kaynağındaki Düşünceleri Fark Etmek
Anksiyeteyle baş etmek için önemli bir adım da, kaygının kaynağındaki düşünceleri fark etmektir. Cemre Ece Gökpınar, kaygıyı anlamaya çalışırken, kişinin yaşadığı kaygının nedenini keşfetmenin çok önemli olduğunu vurguladı. Örneğin, asansöre binmekten korkan bir kişi, asansörün kendisinden mi yoksa asansörde kalma, çıkamama gibi korkulardan mı kaygı duyduğundan emin olmalıdır. Kişiyi kaygılandıran düşünceleri ayırt etmek, tedavi sürecinde önemli bir adımdır.

Yanlış Telkinler Yetersizlik Duygularını Artırabilir
Kaygıyı yönetmeye yönelik yapılan bazı telkinler, aslında kişilerin yetersizlik duygularını pekiştirebilir. Özellikle “düşünmemeye çalış” ya da “bunda kaygılanacak bir şey yok” gibi ifadeler, kaygıyı yaşayan kişiyi daha da zor duruma sokabilir. Cemre Ece Gökpınar, bu tarz telkinlerin genellikle kaygı yaşayan kişiyi anlamaktan ziyade, duygusal baskı oluşturabileceğini belirtti. Düşünmemek, kişinin kontrolünde olan bir şey değildir ve bu telkinler, kişide yalnızca yetersizlik duygusu yaratabilir.

Kaygı ile Baş Etme Yöntemleri
Anksiyeteyi yönetmenin yolları arasında, dikkat dağıtıcı etkinlikler, fiziksel aktiviteler ve düşünce farkındalığı yer alır. Fiziksel aktivitenin, kaygı ile baş etme konusunda son derece etkili olduğunu belirten Gökpınar, bunun yanı sıra düşüncelerin yönlendirilmesinin önemini de vurguladı. Ayrıca, ailelerin ve yakın çevrenin, kaygıyı yaşayan kişiyi dinlemeye ve anlamaya yönelik destek olmalarının, tedavi sürecine olumlu katkı sağlayacağını belirtti.

Kaygı ile baş etme konusunda erken müdahale ve doğru yönetim tekniklerinin önemi büyüktür. Her bireyin kaygı yönetimi farklı olabilir, ancak profesyonel yardım alarak, kişinin işlevselliğini bozan kaygıyı kontrol altına almak mümkündür.