📝 Editoryal Not:
Bu basın bülteni, kişisel genetik verilerin ticari amaçlarla kullanımına ve genetik gizliliğin geleceğine dair önemli etik ve yasal tartışmaları gündeme getiriyor. 23andMe’nin iflas sürecinin ardından Regeneron Pharmaceuticals tarafından satın alınması, milyonlarca kişinin DNA verisinin bir ilaç şirketine devredilmesi anlamına geliyor. Bu gelişme, hem kişisel veri güvenliği hem de biyobankaların geleceği açısından sağlık profesyonelleri için dikkatle izlenmesi gereken bir durumdur.

ABD merkezli biyoteknoloji firması Regeneron Pharmaceuticals, iflas eden tüketici genetik test şirketi 23andMe’nin “neredeyse tüm varlıklarını” 256 milyon dolar nakit karşılığında satın aldığını duyurdu. Bu satın alma kapsamında yaklaşık 15 milyon kişiye ait genetik örnekler ve bunlara ait biyoinformatik veriler de el değiştirmiş oldu.

23andMe, bireylere kendi genetik geçmişlerini ve sağlık profillerini keşfetme imkânı sunan test kitleriyle tanınıyordu. Ancak şirketin yaşadığı finansal zorluklar sonrası sahip olduğu geniş genetik veri tabanı, değerli bir ticari varlık haline geldi. Uzmanlara göre bu gelişme, bireylerin yalnızca kendilerinin değil, aynı zamanda akraba çevrelerinin de genetik gizliliğini riske atabilir.

Regeneron yaptığı basın açıklamasında, “23andMe’nin mevcut gizlilik politikalarına sadık kalmayı hedefliyoruz” ifadesini kullandı. Şirketin kurucu ortağı ve başkanı Dr. George Yancopoulos ise yaptığı açıklamada, “Daha önce yaklaşık 3 milyon gönüllü katılımcının DNA sekanslarını anonimleştirerek elektronik sağlık kayıtlarıyla eşleştirdik. Bu deneyimle 23andMe’nin misyonunu sürdürmeyi ve bireylerin sağlıklarını geliştirmelerine yardımcı olmayı planlıyoruz” dedi.

Bu gelişme, etik ve ticari açıdan bir dizi soruyu gündeme getiriyor. Regeneron, geliştireceği ilaçlardan ticari kazanç elde edebilirken, bu ilaçların geliştirilmesinde kullanılan verilerin sahipleri, yani tüketiciler, bu süreçten herhangi bir finansal veya tıbbi fayda elde edemeyebilir.

23andMe Yönetim Kurulu Başkanı Mark Jensen ise anlaşmayı savunarak, “Bu satın alma, şirketin değerini en üst düzeye çıkarırken müşteri gizliliği, tercih hakkı ve onam ilkelerine bağlı kalmayı sürdürecektir” dedi. Ancak sağlık hukuku ve biyoteknoloji etik uzmanları, genetik verilerin gelecekte nasıl kullanılacağına dair daha şeffaf ve katılımcı modellerin geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Bu olay, sağlık verilerinin korunması, bireysel onam süreçlerinin güçlendirilmesi ve ticari amaçlarla kullanılan biyobankaların etik sınırlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.