📝 Editoryal Not:
Bu basın bülteni, Türkiye’de genç bireylerde giderek artan obezite sıklığına dikkat çekiyor ve sorunun yalnızca bireysel bir tercih değil, halk sağlığı krizi olduğunu vurguluyor. Sağlık profesyonelleri için genç nüfusta obezitenin fizyolojik ve psikolojik etkilerine dair önemli bulgular sunarken, meyve tüketiminin koruyucu rolünü bilimsel dayanaklarla öne çıkarıyor. Ayrıca multidisipliner çözüm önerileriyle sağlık sistemi, eğitim politikaları ve aile dinamiklerini bir araya getiriyor.
Uzman Diyetisyen Elif Melek Avcı Dursun, gençlerde artan obeziteye karşı meyve tüketiminin önleyici etkisine dikkat çekiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 15–24 yaş arası gençlerde obezite oranı 2016 yılında %3,8 iken, 2022 itibarıyla %5’e yükselmiştir. Bu artış, yalnızca bireysel sağlığı değil, gelecekteki toplumsal üretkenliği ve sağlık sisteminin yükünü de tehdit eder niteliktedir.
Obezite eğilimindeki bu artışı “alarm verici” olarak nitelendiren Uzman Diyetisyen Elif Melek Avcı Dursun, başlıca nedenler arasında yanlış beslenme alışkanlıkları, yetersiz fiziksel aktivite ve dijital ekran bağımlılığını göstermektedir. Dursun, “Gençlerin önemli bir bölümü meyveyi gereksiz bir atıştırmalık gibi görürken, meyvelerin bağışıklık, kilo kontrolü, sindirim ve psikolojik sağlık üzerindeki etkileri göz ardı edilmektedir” demektedir.
Kronik Hastalıklar Genç Yaşlara İniyor
Uzun vadede obezitenin Tip 2 diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, metabolik sendrom ve hormonal dengesizlikler gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği bilimsel olarak ortaya konmuştur. Kısa vadede ise insülin direnci, D vitamini eksikliği, özgüven kaybı ve sosyal izolasyon gibi etkiler gözlenmektedir. Dursun, bu sağlık risklerinin çoğunun, temel beslenme eğitimi ve düzenli meyve tüketimiyle önlenebileceğini belirtmektedir.
Gerçek Bir Vaka: Meyveyle Değişen Bir Hayat
Dursun’un danışanlarından 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Feyza Kömekçi’nin deneyimi, bu yaklaşımın somut bir örneğidir. Kömekçi, “Meyveyi tatlı isteğimi bastıran bir destek olarak gördükten sonra 4 ayda 15 kilo verdim ve kendimi çok daha enerjik hissetmeye başladım. Artık dışarı çıkarken çantama bir elma ya da muz koymadan çıkmıyorum,” diyerek sürecin hem fiziksel hem psikolojik dönüşüm yarattığını ifade etmektedir.
Çözüm Önerileri: Eğitim, Erişim ve Farkındalık
Uzman Diyetisyen Dursun, obeziteyle mücadelede bireysel farkındalığın yanı sıra sistematik çözümlere de ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Bu kapsamda önerilen başlıca stratejiler şunlardır:
- İlköğretim ve lise düzeyinde zorunlu beslenme eğitiminin müfredata eklenmesi,
- Okullarda fiziksel aktivite saatlerinin artırılması,
- Kantinlerde sağlıklı gıdalara erişimin teşvik edilmesi,
- Gıda reklamlarının çocukları hedef alan içeriklerinin denetlenmesi,
- Ailelere yönelik beslenme farkındalığı seminerleri,
- Meyve tüketimini özendiren kamu spotları ve sosyal kampanyalar.
Meyve Tüketimi Bir Halk Sağlığı Stratejisidir
“Meyvesiz geçen bir gençlik, yalnızca fiziksel değil; zihinsel ve duygusal gelişimi de olumsuz etkiler,” diyen Dursun, meyvenin gençlerin yaşamında kalıcı bir yer edinmesi gerektiğini savunuyor. Beslenme uzmanları bu çerçevede, meyve tüketiminin yalnızca bireysel tercih değil, halk sağlığı stratejisinin bir parçası olması gerektiği konusunda hemfikir.