📝 Editoryal Not:
Multipl Skleroz (MS), genç erişkinlerde en sık görülen nörolojik hastalıklardan biridir ve bireylerin yaşam kalitesini uzun vadede etkileyebilir. Bu basın bülteni, MS’in sadece tıbbi tedavi ile değil, bütüncül bir yaklaşımla beslenme, egzersiz, psikolojik destek ve yaşam tarzı düzenlemeleriyle yönetilebileceğini ortaya koyuyor. Prof. Dr. Sultan Tarlacı’nın bilimsel açıklamaları, sağlık profesyonellerine hasta yönetiminde multidisipliner bir bakış açısı kazandırırken, erken teşhis ve bireyselleştirilmiş tedaviye dair güncel bilgiler de sunuyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, her yıl Mayıs ayının son Çarşamba günü kutlanan Dünya MS Günü kapsamında, Multipl Skleroz (MS) hastalığına dair farkındalığı artırmak amacıyla önemli açıklamalarda bulundu. MS’in merkezi sinir sistemini (beyin ve omurilik) etkileyen kronik, otoimmün bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Tarlacı, hastalığın seyri, tedavi yöntemleri ve yaşam tarzı müdahalelerinin, bireylerin yaşam kalitesi üzerindeki etkilerine dikkat çekti.
MS’in Nörobiyolojik Temeli ve Klinik Seyri
MS, bağışıklık sisteminin yanlışlıkla miyelin kılıfa saldırmasıyla ortaya çıkar. Miyelin hasarı sinir iletimini bozar, bu da görme kaybı, kas güçsüzlüğü, denge bozuklukları, uyuşma ve yorgunluk gibi semptomlara neden olur. Prof. Dr. Tarlacı, MS’in klinik seyrinin kişiden kişiye farklılık gösterebileceğini belirterek şu bilgileri paylaştı:
“En sık görülen relapsing-remitting MS (RRMS) tipinde semptomlar alevlenme ve düzelme dönemleriyle ilerler. Zamanla bazı hastalarda ikincil progresif MS (SPMS) gelişebilir. Daha nadir olan primer progresif MS (PPMS) tipinde ise belirtiler baştan itibaren yavaş ve sürekli artış gösterir.”
Erken Tanı: Kalıcı Hasarı Önlemenin Anahtarı
MS’in erken evrede tanınması, sinir sistemi üzerindeki geri dönüşümsüz hasarların önüne geçilmesi açısından kritiktir. Prof. Dr. Tarlacı, erken dönemde başlanan immünomodülatör tedavilerin, atak sayısını ve yeni lezyon gelişimini azalttığını, hastalığın ilerleyici formlara geçişini geciktirdiğini vurguladı.
“Geç tanı, nörolojik işlev kaybının kalıcı hale gelme riskini artırır. Bu nedenle, atak sonrası tam düzelmeyen semptomlar özellikle dikkate alınmalıdır” dedi.
Güncel Tedavi Yaklaşımları: Atak, Semptom ve Seyir Tedavisi
MS’in tamamen küratif bir tedavisi bulunmamakla birlikte, günümüzde hastalığın yönetimi çok yönlü yapılmaktadır.
- Atak tedavisinde sıklıkla kortikosteroidler kullanılır.
- Semptomatik tedaviler yorgunluk, spastisite ve mesane problemlerine yönelik düzenlenir.
- Hastalığın seyrini değiştiren tedaviler (DMT – Disease-Modifying Therapies) erken evrede daha etkilidir.
Beslenme, Egzersiz ve Uyku: Yaşam Kalitesinin Temelleri
MS hastalarına özel bir “tedavi diyeti” olmamakla birlikte, inflamasyonu azaltıcı ve bağışıklığı destekleyici Akdeniz tipi beslenme önerilmektedir.
Prof. Dr. Tarlacı’nın önerileri:
- Zeytinyağı, balık, sebze, meyve ve tam tahıllar tercih edilmeli.
- Omega-3 yağ asitleri artırılmalı, doymuş yağlar ve işlenmiş gıdalardan kaçınılmalı.
- D vitamini düzeyi düzenli olarak izlenmeli.
Egzersiz, eskiden sakınılması gereken bir aktivite olarak görülürken, günümüzde fizyoterapist eşliğinde düzenlenen aerobik, denge ve kuvvet egzersizleri önerilmektedir. Uyku hijyeni ise yorgunlukla baş etmede temel unsurlardandır.
Psikolojik Destek: Ruhsal Yükü Azaltmak Mümkün
MS sadece nörolojik değil, psikososyal bir hastalıktır. Prof. Dr. Tarlacı, stresin atakları tetikleyebileceğine dikkat çekerek şu önerilerde bulundu:
- Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT) ve Kabul-Kararlılık Terapisi (ACT) gibi psikoterapiler yararlı olabilir.
- Destek grupları, sosyal izolasyonu azaltır ve duygusal dayanıklılığı artırır.
- Hobi edinme ve doğada zaman geçirme, stres yönetiminde etkilidir.
Sonuç: Disiplinli Yaşam, Kişiselleştirilmiş Yönetim
MS, multidisipliner yaklaşımla kontrol altına alınabilir. İlaç tedavisi, uygun yaşam tarzı düzenlemeleri ve psikososyal destekle, hastaların hem fiziksel hem de ruhsal olarak işlevselliği korunabilir.
“Bütüncül tedavi yaklaşımı, MS’li bireylerin umutlarını ve yaşam kalitesini artırmak için en etkili yoldur” diyor Prof. Dr. Sultan Tarlacı.