📝 Editoryal Not:
Anoreksiya nervoza, yalnızca bir yeme bozukluğu değil; bireyin benlik algısını, duygusal düzenleme becerilerini ve sosyal işlevselliğini derinden etkileyen ciddi bir psikiyatrik hastalıktır. Bu basın bülteni, hastalığın klinik özelliklerinden gelişim risklerine, tedavi yaklaşımlarından nüks önleme stratejilerine kadar kapsamlı bir bilimsel çerçeve sunarak, sağlık profesyonellerine yol gösterici bilgiler sağlamaktadır. Erken tanı ve multidisipliner tedavi sürecinin hayati önemine dikkat çeken içerik, özellikle genç bireylerin ruhsal sağlığına yönelik farkındalık oluşturması açısından değerli bir kaynaktır.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Firdevs Seyfe Şen, anoreksiya nervozanın yalnızca kilo verme isteğiyle sınırlı olmayan, benlik algısı ve duygusal düzenleme bozukluklarıyla karakterize ciddi bir psikiyatrik bozukluk olduğunu vurguladı. Erken müdahalenin tedavi başarısını artırdığını belirten Şen, bu hastalığın hem psikolojik hem de fizyolojik yönleriyle çok yönlü bir yaklaşım gerektirdiğini söyledi.
Bozulmuş Beden Algısı ve Duygusal Düzenleme Sorunları
Dr. Şen’e göre anoreksiya nervoza; kişinin bedenini olduğundan daha büyük algılaması, kilo alma korkusu ve bunun sonucunda gelişen yemek kısıtlama, aşırı egzersiz, kusma veya laksatif kullanımı gibi davranışlarla seyreden bir hastalıktır. Mükemmeliyetçilik, düşük benlik saygısı ve duygusal ihmal gibi kişilik özellikleri ve erken dönem travmatik yaşantılar anoreksiyanın gelişiminde önemli rol oynar.
Tedavi Süreci: Çok Disiplinli, Uzun Soluklu ve Kişiye Özgü
Anoreksiya nervoza tedavisinde bilişsel davranışçı terapi, aile temelli terapi ve duygusal düzenleme terapileri başta olmak üzere kanıta dayalı psikoterapi yöntemleri uygulanmaktadır. Tedavi süreci, psikiyatrist, psikolog, diyetisyen ve gerekirse iç hastalıkları uzmanlarının iş birliğiyle yürütülmektedir. Şen, erken tanının tedavi sürecini olumlu etkilediğini ve aile desteğinin sürece entegre edilmesinin tedaviye direnç durumlarında özellikle etkili olduğunu belirtmektedir.
Nüks Riski ve Uzun Vadeli Takip
Anoreksiyanın tekrarlama riski %30-50 arasında olup, tedavi süreci yalnızca kilo alımıyla sınırlı kalmamalıdır. Psikolojik toparlanmanın sürdürülebilir olması için beden algısı çalışmaları, stresle başa çıkma becerileri, ayna terapileri ve beden odaklı sanat terapileri önerilmektedir. Dr. Şen, “Anoreksiya sadece bir yeme problemi değil; benlik algısı ve duygularla ilgili derin bir ruhsal sorundur. Erken fark edilmesi ve destek olunması hayat kurtarıcıdır,” diyerek toplumsal farkındalığın ve profesyonel desteğin önemine dikkat çekmektedir.