📝 Editoryal Not:
Bu basın bülteni, sessiz fakat hayatı tehdit eden bir damar hastalığı olan aort anevrizmasının erken teşhis ve tedavi yaklaşımlarını sağlık profesyonellerine bilimsel ve klinik bir perspektifle sunmaktadır. Prof. Dr. Ünal Aydın’ın açıklamaları, özellikle erken tarama, risk faktörlerinin yönetimi ve güncel cerrahi tedavi seçenekleri konusundaki kritik bilgileri içermekte olup, hasta güvenliği ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik multidisipliner bir yaklaşımı desteklemektedir.
Aort, vücudun en büyük atardamarı olarak kanın kalpten tüm vücuda iletimini sağlar. Zamanla çeşitli risk faktörleri nedeniyle aort duvarında zayıflama meydana gelebilir ve bu bölgede baloncuk şeklinde genişlemeler oluşabilir; bu duruma “aort anevrizması” denir. Aort anevrizması genellikle belirti vermeden ilerler ve yırtılması halinde ciddi kanamalara, dakikalar içinde hayat kaybına yol açabilir. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ünal Aydın, anevrizmanın klinik belirtileri, risk faktörleri, erken teşhis yöntemleri ve güncel tedavi seçenekleri hakkında önemli bilgiler aktardı.
Risk Faktörleri ve Tanı Yöntemleri
Aort anevrizmasının en önemli risk faktörleri arasında hipertansiyon (yüksek tansiyon), sigara kullanımı, damar sertliği (ateroskleroz), yüksek kolesterol ve genetik yatkınlık yer almaktadır. Özellikle 50 yaş üzerindeki bireylerde rutin tarama önemlidir; abdominal aort anevrizması için karın ultrasonu, torasik (göğüs) aort anevrizması için ise ekokardiyografi (eko) önerilmektedir. Ailede aort hastalığı olanlar veya bağ dokusu hastalıkları (Marfan sendromu gibi) bulunanlar daha erken yaşlarda bile risk altındadır. Bu nedenle bu hasta gruplarında erken ve düzenli tarama hayati önem taşır.
Klinik Belirtiler ve Hastalık Seyri
Aort anevrizması genellikle sessiz seyreder ve büyüyene kadar belirti vermez. Göğüs anevrizmalarında sırt ağrısı, karın anevrizmalarında ise bel ağrısı ve karında kalple beraber atan bir kitle hissi gibi belirtiler görülebilir. Ancak bu belirtiler genellikle geç dönemde ortaya çıkar, bu yüzden erken teşhis için düzenli kontroller şarttır. Anevrizmanın yırtılması (diseksiyon veya serbest duvar yırtılması) ise ani ve şiddetli ağrılarla kendini gösterir ve acil müdahale gerektirir.
Tedavi ve Yönetim
Tedavi yaklaşımı, anevrizmanın büyüklüğü, yeri ve hastanın genel sağlık durumu ile belirlenir. Küçük ve stabil anevrizmalar düzenli takip ve hipertansiyon kontrolü ile izlenirken; anevrizma belirli çap sınırlarını aştığında cerrahi müdahale gereklidir.
Kapalı (Endovasküler) Tedavi: Özellikle abdominal aort anevrizmasında uygun hastalarda damar içine yerleştirilen stent-greftler ile anevrizmanın kapatılması tercih edilir. Bu yöntem daha az invaziv olup iyileşme süresi kısadır.
Açık Cerrahi: Aortun zayıflamış kısmı çıkarılarak yerine sentetik damar protezi (greft) yerleştirilir. Göğüs boşluğundaki anevrizmalar veya stent için uygun olmayan durumlarda açık cerrahi uygulanır. Kalpten çıkan aort genişlemelerinde kapak ve koroner arterler de etkilenebileceğinden kompleks cerrahi planlaması gerekir.
Aort Diseksiyonu ve Acil Durumlar
Aort diseksiyonu, damar duvarının katmanlarının yırtılması sonucu kanın damar duvarı içinde ilerlemesiyle oluşur ve ani şiddetli göğüs ya da sırt ağrısıyla kendini gösterir. Bu durum kalp damarlarını etkileyerek kalp krizi belirtileri oluşturabilir. Erken tanı ve hızlı müdahale, hastanın hayatta kalma şansını artırır.
Korunma ve Yaşam Tarzı Önerileri
Aort anevrizmasından korunmak ve hastalığın ilerlemesini engellemek için;
Hipertansiyonun sıkı kontrolü (ilaç, diyet, yaşam tarzı)
Sigaranın bırakılması
Ani kan basıncı artışlarını önleyecek aktivitelerden kaçınılması (ağır kaldırma, ıkınma, stres)
Düzenli egzersiz ve kabızlık önlemleri önemli yer tutar.
Prof. Dr. Ünal Aydın, “Aort anevrizması erken tanındığında ve risk faktörleri yönetildiğinde, hastalar düzenli takip ve uygun tedavi ile yaşam kalitelerini koruyabilirler. Bu nedenle halk arasında farkındalık yaratılması ve düzenli taramanın yaygınlaştırılması gerekmektedir” ifadeleriyle uyarıda bulundu.