📝 Editoryal Not:
Artrit, toplumda sıklıkla “romatizma” ile karıştırılan ve yalnızca ileri yaşlarda görüldüğü sanılan bir hastalıktır. Oysa hareketsiz yaşam biçimi, obezite ve genetik yatkınlık nedeniyle artık genç nüfusta da artış göstermektedir. Bu basın bülteni, artritin erken tanı ve doğru yönlendirme ile nasıl kontrol altına alınabileceğini bilimsel temelde açıklayarak sağlık profesyonellerine farkındalık kazandırmayı amaçlamaktadır.
Eklemlerde ağrı, şişlik, sertlik veya takılma hissi gibi belirtiler çoğu zaman “yaşlılık” ya da “romatizma” olarak yorumlanır. Ancak uzmanlara göre bu şikayetlerin ardında genellikle artrit (eklem iltihabı) bulunmaktadır. Artan obezite oranı, düşük fiziksel aktivite düzeyi ve metabolik faktörler nedeniyle artrit günümüzde yalnızca yaşlılarda değil, genç erişkinlerde de giderek daha sık görülmektedir.
Artrit ve Romatizma Arasındaki Klinik Fark
Çakmak Erdem Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Uzm. Dr. Emre Kaya, artritin sıklıkla romatizma ile karıştırıldığını belirterek önemli bir ayrım yapıyor:
“Artrit, eklemin yapısal veya bağışıklık sistemi kaynaklı iltihabıdır; ancak her artrit romatizma değildir. En sık karşılaşılan tip olan osteoartrit (dejeneratif artrit) yaşa ve mekanik yıpranmaya bağlı olarak gelişir. Buna karşılık inflamatuar artrit (örneğin romatoid artrit), bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırması sonucu oluşur ve romatoloji pratiğinin ilgi alanına girer.”
Klinik Belirtiler ve Tanısal Yaklaşım
Artritin başlıca klinik belirtileri arasında eklem ağrısı, sabah sertliği, şişlik, takılma hissi ve krepitasyon (katır kutur ses) yer alır.
Dr. Kaya, doğru uzmanlık alanına yönlendirme konusunda şu bilgiyi veriyor:
“Sabah sertliği ve yaygın eklem şişliği ön plandaysa romatolojiye; eklemde mekanik ağrı, kilitlenme veya şekil bozukluğu varsa ortopediye başvurulmalıdır.”
Tanısal süreçte ilk basamak genellikle ayakta çekilen konvansiyonel röntgen görüntüleridir. Röntgen, eklem aralığındaki daralma veya kemik yüzeyinde düzensizlik gibi tipik osteoartrit bulgularını gösterir. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR) veya ultrasonografi, sadece erken evre veya röntgen bulgularının yetersiz olduğu durumlarda tercih edilir. Erken tanı, eklem deformitelerinin önlenmesi ve hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılmasında kritik öneme sahiptir.
Tedavi Yaklaşımı: Cerrahi Dışı Seçenekler Öncelikli
Artrit tedavisinde ilk hedef, eklem hareket açıklığını korumak ve ağrıyı azaltmaktır. Bu amaçla fizik tedavi, kilo kontrolü, eklem içi enjeksiyonlar (örneğin hyaluronik asit veya PRP) ve uygun egzersiz programları önceliklidir. Ancak ilerleyici deformiteler, şiddetli ağrı ve gece istirahat ağrısının varlığında cerrahi seçenekler gündeme gelir.
Dr. Kaya, “Eğer hasta günlük yaşam aktivitelerini sürdüremiyorsa ve konservatif tedavilere yanıt alınamıyorsa, eklem protezi cerrahisi en uygun seçenek haline gelir” diyor. Özellikle bacağın ‘O’ şeklini alması veya eklem yüzeylerinin tamamen aşınması durumunda total protez uygulaması yaşam kalitesini belirgin şekilde artırır.
Erken Tanı ile Hareketi Korumak Mümkün
Artrit ilerleyici bir hastalık olmakla birlikte, erken tanı ve uygun yönetimle hastalığın kontrol altına alınabileceği vurgulanıyor. Dr. Kaya, “Kilo kontrolü, düzenli egzersiz ve hekim takibi ile artrit süreci yönetilebilir. Geciken tanı kalıcı deformitelere ve hareket kısıtlılığına yol açabilir” diyerek uyarıyor.
12 Ekim Dünya Artrit Günü kapsamında farkındalık çağrısında bulunan Uzm. Dr. Emre Kaya, “Eklem ağrılarının yalnızca yaşlılığa bağlanmaması gerekir. Zamanında tanı ve doğru yönlendirme sayesinde artritin ilerlemesi durdurulabilir ve hastaların yaşam kalitesi korunabilir” ifadelerini kullanıyor.