📝 Editoryal Not:
Bu basın bülteni, osteoporozun erken tanısının ve önlenmesinin önemine dikkat çekmektedir. Günlük yaşamda uygulanabilecek basit ama etkili önlemlerle (dengeli beslenme, güneşlenme, düzenli egzersiz) kemik sağlığının korunabileceğini bilimsel temelde vurgulamaktadır. Haber, özellikle menopoz sonrası kadınlar ve 50 yaş üzeri bireyler için farkındalık yaratmayı amaçlamaktadır.

Her yıl 20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü, kemik sağlığının önemine dikkat çekmek ve toplumsal farkındalık oluşturmak amacıyla kutlanıyor. Osteoporoz (kemik erimesi), dünya genelinde milyonlarca kişiyi etkileyen, genellikle geç fark edilen, sinsi ilerleyen bir hastalık olarak biliniyor. Uzmanlar, erken tanı ve yaşam tarzı değişikliklerinin hastalığın ilerlemesini durdurmada hayati rol oynadığını belirtiyor.

Osteoporoz: Sessiz Ama Etkili Bir Tehdit

Kemik mineral yoğunluğunun azalmasıyla gelişen osteoporoz, genellikle belirti vermeden ilerler. Hastalık ilerledikçe kalça, omurga ve el bileği kırıkları gibi ciddi komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Bu kırıklar, özellikle ileri yaş grubundaki bireylerde yaşam kalitesini düşürmekle kalmaz, aynı zamanda ölüm riskini de artırabilir.
Dr. Öğr. Üyesi Evren Kul Panza, “Osteoporoz masum bir hastalık değildir; ilerlediğinde kişinin bağımsız hareket kabiliyetini kaybetmesine neden olabilir” diyerek erken tanının önemini vurguluyor.

Kadınlarda Menopoz Dönemi Kritik Risk Faktörü

Osteoporoz hem kadınlarda hem erkeklerde görülebilse de, menopoz sonrası dönemde östrojen hormonunun azalması kadınlarda riski belirgin şekilde artırır.
Dr. Panza, “Menopozdan sonraki ilk iki yılda kemik kaybı çok hızlı gerçekleşir. Bu nedenle bu dönemde düzenli tarama ve uygun tedaviye başlamak büyük önem taşır” diyor.
Erkeklerde ise ileri yaş, sigara kullanımı, düşük testosteron düzeyi ve hormon bozuklukları önemli risk faktörleri arasında yer alır.

Tanıda DEXA Testi Altın Standarttır

Osteoporozun tanısında DEXA (Dual-Energy X-ray Absorptiometry) testi, kemik mineral yoğunluğunun ölçülmesi açısından temel yöntemdir. Ancak Dr. Panza, “DEXA ölçümü tek başına yeterli değildir; sonuçlar mutlaka fizik tedavi uzmanı değerlendirmesiyle birlikte ele alınmalıdır” diyerek doğru tanının tedavi başarısındaki önemine dikkat çekiyor.

Egzersiz: Kemiklerin En Güçlü Dostu

Kemik kütlesi 30’lu yaşlarda en yüksek düzeyine ulaşır. Bu nedenle erken yaşta yapılan düzenli egzersiz, ilerleyen yıllar için kemik sağlığı yatırımı anlamına gelir.
Yürüyüş, dans ve step gibi ağırlık taşıyan aktiviteler kemik yapımını destekler. Bilimsel araştırmalar, ileri yaşta bile düzenli egzersizin kemik yoğunluğunu artırdığını ve kırık riskini azalttığını göstermektedir.

Kalsiyum, D Vitamini ve Güneş Işığı: Kemik Sağlığının Temel Taşları

Kemik sağlığının korunması için yeterli kalsiyum ve D vitamini alımı şarttır. Günlük beslenmede süt, yoğurt, peynir, badem, yeşil yapraklı sebzeler ve balık yer almalıdır.
Dr. Panza, “Güneş ışığı D vitamini sentezi için en doğal kaynaktır. Günün erken saatlerinde 15–20 dakikalık güneşlenme bile kemik sağlığını destekler” diyor.
Ayrıca sigara ve alkol kemik yoğunluğunu azaltırken, aşırı kafein tüketimi kalsiyum emilimini olumsuz etkiler.

Erken Tanı Hayat Kurtarır

Dr. Panza, “Düzenli kemik ölçümü yaptırmak sağlıklı bir yaşamın anahtarıdır. Özellikle menopoz sonrası kadınlar ve 50 yaş üzeri bireyler tarama programlarına katılmalıdır” diyerek erken tanının önemini vurguluyor.
Osteoporoz yalnızca ileri yaş hastalığı değildir; genç yaşta edinilen doğru alışkanlıklar, kemik sağlığını uzun vadede korur.

Sağlam Kemikler, Sağlıklı Gelecek

Osteoporoz önlenebilir bir hastalık olmasına rağmen, farkındalık eksikliği nedeniyle birçok birey geç tanı almaktadır.
Dr. Panza, “Her birey erken yaşlardan itibaren düzenli egzersiz yapmalı, dengeli beslenmeli ve gerekli kontrollerini aksatmamalıdır. Sağlam kemikler, sağlıklı bir geleceğin temelidir” sözleriyle mesajını tamamlıyor.