📝 Editoryal Not:
Kanser, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir mücadeledir. Modern tıpta tedavi yaklaşımları artık yalnızca tümörle değil, hastanın zihinsel ve duygusal dayanıklılığıyla da ilgilenmektedir. Uzman Klinik Psikolog İpek Erol’un vurguladığı gibi, ruhsal destek, kanser tedavisinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu basın bülteni, kanser sürecinde psikolojik desteğin tedavi başarısını, yaşam kalitesini ve bağışıklık direncini nasıl güçlendirdiğini bilimsel temellerle açıklamaktadır.
Kanser tanısı, yalnızca bedeni değil, ruhu da sarsan derin bir deneyimdir. Tanı anında birçok hasta şok, korku, inkâr ve çaresizlik duygularını yoğun biçimde yaşar. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, bu sürecin ruhsal boyutuna dikkat çekerek, “Ruhsal destek olmadan yürütülen bir kanser tedavisi eksik kalır.” uyarısında bulundu.
Tanı, Sadece Bedeni Değil, İnanç Sistemini de Etkiliyor
Erol, kanser tanısının yalnızca fiziksel bir süreç olmadığını, aynı zamanda kişinin yaşam inançlarını ve kimlik algısını da dönüştürdüğünü belirtti:
“Kanser tanısı alındığında birçok hastada ‘Artık eskisi gibi olamayacağım’ ya da ‘Bunu hak ettim’ gibi otomatik olumsuz düşünceler ortaya çıkar. Bu düşünceler, geleceğe dair umudu ve kontrol duygusunu zayıflatır.”
Hastaların sıkça yaşadığı ölüm korkusu, belirsizlik, bedensel kontrolün kaybı ve sosyal rollerin değişmesi, duygusal yükü artıran önemli faktörler arasında yer alır.
Psikolojik Destek: Tedaviye Uyum ve Yaşam Kalitesi İçin Anahtar
Kanser sürecinde anksiyete, depresyon, öfke, uyku bozuklukları ve umutsuzluk gibi psikolojik belirtiler sık görülür. Erol, bu dönemde sağlanan psikolojik desteğin tedavi sürecine doğrudan etki ettiğini belirtti:
“Ruhsal olarak iyi hisseden bir hastanın kemoterapi veya radyoterapi gibi zorlu tedavilere daha dayanıklı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Psikoterapi desteği alan hastalar, yan etkilerle daha iyi baş ediyor, ilaçlarını düzenli kullanıyor ve yaşam aktivitelerine devam edebiliyor.”
Araştırmalar, psikolojik desteğin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini, kortizol düzeylerini dengelediğini ve tedaviye uyumu artırdığını ortaya koymaktadır.
Psikoterapi: Umudu Yeniden İnşa Etmenin Bilimsel Yolu
Psikoterapi, hastanın yıkıcı inançlarını fark etmesini ve yeniden yapılandırmasını sağlar. Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, özellikle Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) ve Mindfulness (Bilinçli Farkındalık) temelli yaklaşımların kanser hastalarında etkili olduğunu vurguladı:
“ACT, hastalığın getirdiği belirsizlik karşısında duygusal kabul geliştirmeyi sağlar. Mindfulness yaklaşımı ise kişinin şu ana odaklanmasını, bedenindeki değişimlerle savaşmak yerine onlarla birlikte var olmayı öğrenmesini destekler.”
Bu yaklaşımlar sayesinde kaygı düzeyi azalır, duygusal regülasyon artar ve yaşam kalitesinde belirgin iyileşme gözlenir.
Grup Terapisi ve Sanat Terapisi de Etkili Destek Yöntemleri
Psikolojik destek yalnızca bireysel terapiyle sınırlı değildir. Erol, grup terapileri, sanat terapisi ve aile psiko-eğitiminin de iyileşme sürecine güçlü katkı sağladığını belirtti:
“Grup terapileri, benzer süreçlerden geçen hastaların birbirine destek olmasını ve yalnızlık hissinin azalmasını sağlar. Sanat terapisi ise duyguların söze dökülemediği durumlarda ifade alanı yaratır. Aileye verilen psiko-eğitim, hastanın çevresinin de sürece bilinçli şekilde katılımını sağlar.”
Sonuç: Ruh Sağlığı Olmadan Gerçek İyileşme Mümkün Değil
Kanser yalnızca bedeni değil, bireyin tüm yaşam sistemini etkileyen bir krizdir. Erol’un sözleriyle:
“Kanserle başa çıkmak, yalnızca hastalığı yenmek değil, yeniden umut etmeyi öğrenmektir. Ruh sağlığı desteklenmeden yürütülen bir tedavi eksik kalır. Çünkü insan sadece bedenden ibaret değildir; iyileşme, tıbbi olduğu kadar ruhsal bir süreçtir.”

