Prostat ve cinsel işlev bozukluğu araştırmasının sonuçları açıklandı.
Türk Androloji Derneği’nin araştırmasına göre, Türkiye’de 40 yaş ve üstü erkeklerin %34’ünün sertleşme sorunu yaşadığı ortaya çıktı. Uluslararası tıbbi çalışmalar prostat ve cinsel işlev bozukluklarının birlikteliğine ve ilişkisine işaret ediyor.
Erektil disfonksiyon (ED) ve prostatla ilişkili semptomlar ülkemizde, özellikle 40 yaş üzeri erkeklerde azımsanmayacak boyutlarda. Yapılan anketlerde yaşam kalitesine ilişkin sorulara verilen cevaplarda, idrar sorunları yaşayanların %70’ten fazlası, bu sorunlarla yaşamaya devam etmekten dolayı huzursuz, mutsuz veya çok kötü hissedeceklerini ifade ediyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşam süresindeki artış ve yaşlanma ile artan sağlık sorunları gündeme geliyor ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik çabaları zorunlu hale getiriyor.
Pfizer Türkiye’nin desteğiyle Türk Androloji Derneği tarafından yapılan ve Omega Araştırma tarafından yürütülen prevalans çalışmasında, Türkiye’de 40 yaş ve üzerindeki erkeklerde coğrafi bölgelere, kır-kent dağılımına ve yaş gruplarına göre işeme, sertleşme ve boşalma sorunlarının görülme sıklığı ve birbirleriyle ilişkisi araştırıldı.
Kentsel alanda ereksiyon sorunları daha fazla
Cinsel işlev bozukluğu cinsel birleşme için gerekli olan ereksiyona ulaşmakta ve sürdürmekte yetersizlik, ejakülasyonda (meni boşalması) sorun, cinsel istekte azalma durumları ila tanımlanıyor ve yaşla birlikte sıklığı artıyor.
Yapılan araştırmada ülkemizde kentsel alanlarda cinsel işlev bozuklukları daha yüksek oranda bulundu. Prostat belirtilerinin derecesinde kent-kır arasında bir fark saptanmadı. Ülke genelinde 40 yaş üstü erkeklerin %17.9’sinde hafif, %8.7’sinde orta-hafif, %4.9’unda orta, %1.9’unda ciddi düzeyde sertleşme sorunu (ED) saptandı. Araştırmayla Türkiye’de 40 yaş ve üstü erkeklerin %34’ünün sertleşme sorunu yaşadığı ortaya çıktı. Yaş arttıkça ve eğitim düzeyi düştükçe sertleşme sorununda artış görülürken 500-1000 TL aylık geliri olan grupta sertleşme sorunu oranları en yüksek olarak bulundu.
Yaş arttıkça ve eğitim düzeyi düştükçe prostat riski artıyor
Benign prostat hiperplazisi (BPH) adı verilen prostat hastalığı ise orta yaşın üzerindeki erkeklerde üretrayı çevreleyen prostat dokusunun iyi huylu büyümesi olarak tanımlanıyor. Bu büyüme alt üriner sistemde belirtilere (AÜSS) neden oluyor ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Prostat hastalığının görülme sıklığı 41-50 yaş grubundaki erkeklerde %20, 51-60 yaş grubundaki erkeklerde %50 ve 80 yaşından büyük erkeklerde %90’ların üzerinde. Bu hastaların yarıdan fazlasında alt üriner sisteme ait belirtiler görülüyor. İdrar çapında ve akımında azalma, kesintili idrar yapma, idrar yaparken zorlanma veya çatallanma, mesaneyi tam boşaltamama hissi, acil idrar yapma hissi, idrar yaptıktan sonra damlama, sık idrara çıkma, gece idrara kalkma gibi sorunlar yaşanıyor. Nedeni tam olarak anlaşılamayan prostat hastalığının oluşumunda hormonal, genetik ve çevresel faktörler rol oynuyor. Kısırlaştırılan kişilerde testosteron düzeyinin düşmesine bağlı olarak hastalık geriliyor. Birinci derece yakınında prostat hastalığı olan kişilerde de hastalık görülme riski normal kişilere göre 4 kat artıyor.
Türk Androloji Derneği araştırmasında ülkemiz genelinde 40 yaş üstü erkeklerin %60.1’inde hafif, %12.9’sinde orta, %3.4’ünde ciddi düzeyde işeme/prostat belirtileri saptandı. Yaş arttıkça ve eğitim düzeyi düştükçe bu belirtilerde de artış görüldü. Eğitim düzeyi düşük olanlarda işeme/prostat belirtilerinin sık görülmesinin anket formalarının iyi anlaşılamamasından kaynaklanabileceği düşünüldü.
Prostat ve cinsel işlev bozukluğu ilişkisi
Geçmişte yapılan tıbbi araştırmalar cinsel işlev bozukluğu ile prostat hastalığına bağlı alt üriner sistem belirtileri arasında ilişki olduğunu gösteriyor. Prostat ya da AÜSS sorunu yaşayanlarda sertleşme sorunu riskinin yaklaşık dört kat arttığı görülüyor. Diyabet, hipertansiyon ve obezite gibi sempatik tonusu artıran nedenler, hem prostat/AÜSS hem de cinsel işlev bozukluğu riskini artırıyor. Dolayısı ile AÜSS/prostat hastalığına yol açan nedenler aynı zamanda sertleşme sorununa da yol açabiliyor. Mesane, prostat ve penisin işlevinin ortak nedenlerle bozulması erkek pelvik sağlığı bozukluğu olarak da adlandırılıyor. Dünyada da işeme, sertleşme ve boşalma sorunlarının tümünün araştırıldığı epidemiyolojik çalışmaların sayısı sınırlı.
Ülkemizde de prostat hastalığına bağlı alt üriner sistem belirtileri ve cinsel işlev bozukluğunun yaygınlığını gösteren prevalans çalışmalarına ihtiyaç duyulması nedeniyle Türk Androloji Derneği, Pfizer Türkiye desteğiyle Türkiye’de idrar yolu belirtileri/prostat/cinsel işlev bozukluğu prevalansı çalışmasını yürüttü. Araştırma 40 yaş ve üzerindeki erkeklerde coğrafi bölgelere ve yaş gruplarına göre bu sorunların görülme sıklığını ve sorunların birbirleri ile ilişkisini belirlemeyi hedefledi. Kırk yaş ve üzeri gönüllü erkeklere sahada anket çalışması uygulandı.
Araştırma örneklemi
Katılımcıların %39.6’sı 40-49 yaş arası, %31.1’i 50-59 yaş arası, %29.3’ü de 60 ve üzeri yaşta idi. Ülke popülasyonunun temsil eden hedef örneklem büyüklüğü 2728 kişi olarak saptandı. Çalışma Adana, Ankara, Antalya, Balıkesir, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, Hatay, İçel, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kırıkkale, Kocaeli, Malatya, Tekirdağ, Trabzon, Zonguldak olmak üzere toplam 19 ilde yapıldı ve 2730 kişinin bilgileri incelendi. Katılımcıların %84.2’si kent ve %15.8’i kırsal bölgede yaşıyordu. Prostat, mesane veya böbrek kanseri olanlar, prostat ile ilgili cerrahi işlem geçirmiş olanlar, mesane boynu hastalığı, üretral darlığı olanlar, kanlı idrar şikayeti olanlar, nörolojik hastalığı veya bilişsel bozukluğu olanlar, böbrek veya karaciğer hastalığı olanlar, antiandrojen hormon kullananlar değerlendirme dışı bırakıldı.
Türk Androloji Derneği Başkanı Prof. Dr. M. Önder Yaman tedaviler konusunda şunları söylüyor: “Prostat hastalığına bağlı alt üriner sistem semptomları ve erektil disfonksiyon yaşam kalitesini önemli oranda bozan sağlık sorunlarıdır. AÜSS’nin tedavisinde sonra birçok olguda sertleşme sorunu düzelirken, AÜSS/prostat tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar ve cerrahi yöntemlerin cinsel işlevler üzerine yan etkisi olabilmektedir.”
Samsun 19 Mayıs Üniversitesi, Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Aşçı ise, “Bu hastalıklardan mümkün olduğunca uzak durmak ve başlamasını önlemek için öncelikle erkeklerin sedanter yaşamdan uzaklaşmaları, aşırı kilo almamaları, düzenli spor yapmaları, var ise hipertansiyon, diyabet ve kalp hastalıklarını uygun tedavi ettirmeleri gerekmektedir. Sempatik tonusu artıran (anksiyete, hipertansiyon gibi) her neden erkek pelvik sağlığını etkilemektedir.” dedi.