📝 Editoryal Not:
ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz), ilerleyici seyirli, motor nöronları etkileyen nörodejeneratif bir hastalık olup, tanı ve tedavi süreci hem hastanın hem de sağlık sisteminin multidisipliner yaklaşımını gerektirir. Bu basın bülteni, ALS’nin erken dönemde tanınmasının ve hastalığın ilerleyişini yavaşlatmaya yönelik tedavi stratejilerinin önemini vurgulamakta, klinisyenlerin farkındalığını artırmaya ve hasta yönetiminde güncel yaklaşımları hatırlatmaya yönelik değerli bilgiler sunmaktadır.
ALS Hastalığında Erken Tanı, Yaşam Kalitesi ve Süresi Açısından Kritik Öneme Sahip
Nöroloji Uzmanı Dr. Atilla Kara’dan multidisipliner tedavi vurgusu
Özel Sağlık Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Atilla Kara, ilerleyici motor nöron hastalıkları arasında yer alan ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz) hastalığında erken tanının, hastalığın seyrini yavaşlatmak ve yaşam kalitesini artırmak açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.
ALS, merkezi sinir sisteminde özellikle üst ve alt motor nöronları etkileyen, dejeneratif ve ilerleyici özellik gösteren bir hastalıktır. Klinik seyri sırasında istemli kasların kontrolünü sağlayan sinir hücrelerinin kaybı ile birlikte kas güçsüzlüğü, kas erimesi (atrofi), fasikülasyon (seyirme), yutma ve konuşma bozuklukları gibi semptomlarla karakterizedir.
Uzm. Dr. Atilla Kara, ALS’nin sıklıkla 40–60 yaş aralığında görüldüğünü ve hastalığın ilk belirtilerinin hastadan hastaya değişkenlik gösterebileceğini belirterek, “Kaslarda tekrarlayan seyirmeler, güçsüzlük, yutma ve konuşma zorlukları gibi bulgular başlangıç döneminde genellikle sinsi ilerler. Bu belirtiler uzun süre devam ediyorsa, ileri tetkiklerin yapılması gerekir. Erken tanı, hastalığın ilerleyişini yavaşlatabilecek destek tedavilerinin zamanında başlanabilmesini sağlar” dedi.
Tanıda EMG’nin Rolü
ALS tanısında elektromiyografi (EMG), sinir iletimini ve kas aktivitesini değerlendirmek açısından kritik bir araçtır. Dr. Kara, “EMG ile motor nöronların dejenerasyonuna bağlı olarak gelişen sinir iletim bozuklukları saptanabilir. Klinik muayene ile birlikte yapılan EMG, ayırıcı tanı için de önemlidir” ifadelerini kullandı.
Tedavide Multidisipliner Yaklaşım Temel Prensiptir
ALS’de küratif (tam tedavi edici) bir yaklaşım henüz mümkün olmasa da, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla multidisipliner bir tedavi modeli benimsenmelidir.
Dr. Kara, “Tedavi süreci; nöroloji uzmanının koordinasyonunda, fizik tedavi ve rehabilitasyon, beslenme uzmanlığı, konuşma terapisi, psikolojik danışmanlık ve palyatif bakım gibi farklı disiplinleri içeren bir ekip tarafından yürütülmelidir. Bu yaklaşım hastanın fonksiyonel kapasitesini mümkün olduğunca uzun süre koruyarak yaşam süresini de uzatabilir” diye belirtti.
ALS’de kullanılan destekleyici tedavi yöntemleri arasında şunlar yer almaktadır:
Hastalığın progresyonunu yavaşlatmaya yönelik farmakolojik ajanlar
Kas gücünü korumaya ve günlük yaşam aktivitelerine destek olmaya yönelik fizik tedavi uygulamaları
Disfaji (yutma bozukluğu) gelişen hastalarda beslenme takviyeleri ve PEG tüp uygulamaları
Konuşma terapileri
Psikolojik destek ve sosyal hizmetler
Erken evrede başlanan bu bütüncül yaklaşım, hastalıkla baş etme sürecini hem hastalar hem de bakım verenler için daha yönetilebilir hale getirmektedir.