📝 Editoryal Not:
Alzheimer hastalığı, dünya çapında hızla artan en önemli nörodejeneratif hastalıkların başında geliyor. Özellikle kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülmesi, hem halk sağlığı hem de klinik araştırmalar açısından kritik bir konu. Bu basın bülteni, Prof. Dr. A. Oğuz Tanrıdağ’ın açıklamalarıyla, kadınları daha savunmasız hale getiren biyolojik ve psikososyal faktörleri bilimsel bir dille ortaya koyuyor.
Alzheimer hastalığının kadınlarda erkeklerden daha fazla görülmesi, uzun yıllardır bilim insanlarının merak ettiği bir sorudur. NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. A. Oğuz Tanrıdağ, bu farklılığın ardındaki biyolojik ve psikososyal nedenleri açıkladı.
1. Daha Uzun Yaşam Süresi
Kadınlar erkeklerden ortalama 10 yıl daha uzun yaşamaktadır. Bu fark özellikle 60 yaşından sonra belirginleşir. Alzheimer hastalığı da 60 yaş sonrasında ortaya çıkma eğiliminde olduğu için, kadınlarda görülme sıklığı doğal olarak artmaktadır.
2. Menopoz ve Östrojen Eksikliği
Menopoz döneminde ortaya çıkan östrojen eksikliği, hafıza zayıflığı, dikkat eksikliği, kelime bulma güçlüğü ve duygusal dalgalanmalara yol açabilir. Bu belirtiler hem depresyonla hem de Alzheimer’ın erken evre bulgularıyla benzerlik göstermektedir. Araştırmalar, östrojenin bu dönemde zihinsel fonksiyonları koruyucu etkiler sağlayabildiğini ortaya koymuştur.
3. Kadınlarda Daha Yüksek Depresyon Oranı
Depresyon, kadınlarda erkeklere oranla en az iki kat daha sık görülmektedir. Yapılan araştırmalar, depresyon öyküsü olan bireylerde Alzheimer riskinin iki kat arttığını göstermektedir. Ayrıca depresyonun erken Alzheimer belirtileriyle örtüşmesi, tanıda gecikmelere yol açabilmektedir.
4. Hipotiroidi ve Anemi Sıklığı
Kadınlarda hipotiroidi ve kansızlık (anemi) erkeklere göre daha sık görülmektedir. Bu iki durumun belirtileri (yorgunluk, zihinsel yavaşlama, depresif ruh hali), erken Alzheimer bulgularına çok benzemektedir. Özellikle östrojen dengesizliği ile birleşen tiroit sorunları, kadınları daha kırılgan hale getirmektedir.
Sonuç
Prof. Dr. A. Oğuz Tanrıdağ, bu dört faktörün birleşerek kadınlarda Alzheimer hastalığı riskini artırdığını vurgulamaktadır. Orta yaş ve üzerindeki kadınlarda görülen zihinsel ve duygusal değişikliklerin basit yaşlanma süreci olarak değerlendirilmemesi, düzenli takip ve nöroloji uzmanına başvurunun ihmal edilmemesi gerektiğinin altını çizmektedir.