📝 Editoryal Not:
Bel fıtığı, geleneksel olarak orta yaş grubunda görülse de, dijital çağın yaşam alışkanlıkları nedeniyle artık genç yaşlarda da sıklıkla karşımıza çıkıyor. Bu basın bülteni, sağlık profesyonellerine yönelik olarak, bel fıtığının gençlerde neden artış gösterdiğini bilimsel verilerle açıklamakta ve koruyucu yaklaşımlar hakkında rehberlik sağlamaktadır. Modern yaşam tarzının omurga sağlığı üzerindeki etkilerine dikkat çeken yazı, hem klinisyenler hem de toplum sağlığı planlayıcıları için önemli uyarılar içermektedir.

Uzun süre hareketsizlik, yanlış egzersiz teknikleri ve obezite, gençlerde bel fıtığı insidansını artırıyor.

İstanbul – Bel fıtığı (lomber disk hernisi), geçmişte sıklıkla 30-50 yaş aralığında görülürken, günümüzde sedanter yaşam tarzı, hatalı spor uygulamaları ve artan obezite nedeniyle gençler arasında da yaygınlaşmaya başlamıştır. Acıbadem International Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Ferda Özdemir, bel fıtığı teşhisinin artık 15 yaşa kadar indiğini vurgulamakta ve bu durumun halk sağlığı açısından dikkatle ele alınması gerektiğini belirtmektedir.

TÜİK verilerine göre, 2022 yılında Türkiye’de 15 yaş ve üzerindeki bireylerin %29,7’si bel bölgesiyle ilgili sorunlar yaşamıştır. Aynı yıl içinde 15-49 yaş arası kadınlar arasında yapılan bir çalışmada ise bel ağrısı nedeniyle başvuranların %67,5’ine bel fıtığı tanısı konulmuştur. Bu istatistikler, bel fıtığının yalnızca bir orta yaş hastalığı değil, genç popülasyonun da ciddi şekilde etkilendiği bir kas-iskelet sistemi hastalığı olduğunu göstermektedir.

Modern Yaşam Tarzı Risk Faktörlerini Artırıyor
Gençlerde bel fıtığının artışında çevresel ve davranışsal faktörler önemli rol oynamaktadır. Hareketsiz yaşam tarzı, uzun süreli ekran başında kalma, ergonomik olmayan duruş alışkanlıkları ve aşırı kilo bu faktörlerin başında gelmektedir. Prof. Dr. Özdemir, gençler arasında giderek popülerleşen ağırlık kaldırma egzersizlerinin, yanlış teknikle yapıldığında omurga üzerinde ciddi baskı oluşturduğuna dikkat çekmektedir. Bu nedenle, spor öncesi uygun ısınma ve bir uzman rehberliğinde doğru teknikle ağırlık kaldırma alışkanlığının kazandırılması hayati öneme sahiptir.

Hızlı Başlayan Belirtilere Dikkat
Disklerin ani zorlanma veya yaşla birlikte esnekliğini kaybetmesi durumunda sinirler üzerine baskı oluşabilir. Bu baskı; belde kalıcı ağrı, bacağa yayılan sinir ağrısı (siyatalji), hissizlik, karıncalanma ve kas gücü kaybı gibi klinik tablolarla kendini gösterir. Özellikle istirahatte geçmeyen ağrılar, öksürme veya hapşırma ile artan şikayetler, bacağa doğru yayılan ağrı ve uyuşukluk, bel fıtığı açısından ileri değerlendirme gerektiren bulgulardır.

Tedavide Konservatif Yöntemler Ön Planda
Toplumda yaygın inanışın aksine, bel fıtığı tanısı alan bireylerin yalnızca %5-10’u cerrahi tedaviye ihtiyaç duymaktadır. Sinir basısı veya motor kayıp olmayan vakaların büyük çoğunluğunda ilaç tedavisi, fizik tedavi uygulamaları ve bireye özel egzersiz programlarıyla ağrının kontrol altına alınması mümkündür. Prof. Dr. Özdemir, erken tanının, omurga stabilitesinin korunması ve hastalığın kronikleşmesini önlemek açısından çok önemli olduğunu vurgulamaktadır.

Korunma Stratejileri: Kas Güçlendirme ve Postür Eğitimi
Bel fıtığının önlenmesinde en etkili yöntem, risk faktörlerinin ortadan kaldırılmasıdır. Özellikle omurgayı destekleyen kasların güçlendirilmesi, ergonomik oturma ve yük kaldırma alışkanlıklarının kazandırılması, dijital cihaz kullanımının sınırlanması ve kilo kontrolü, hem genç hem erişkin bireyler için koruyucu yaklaşımlar arasında yer almaktadır. Eğitim kurumlarında ve spor salonlarında bu konulara dair farkındalık artırıcı programların hayata geçirilmesi önerilmektedir.