📝 Editoryal Not:
Besin intoleransı yalnızca biyolojik değil, aynı zamanda psikolojik süreçlerle de ilişkili olabilir. Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Uzman Psikolog Jülide Unutmaz’ın açıklamaları, anksiyetenin besin hassasiyetlerinde nasıl rol oynayabileceğini ortaya koyuyor. Bu basın bülteni, sağlık profesyonellerine, hastaların şikâyetlerinin arkasındaki psikolojik faktörleri dikkate alarak daha bütüncül bir yaklaşım geliştirmeleri gerektiğini hatırlatıyor.
Besin intoleransı, bazı gıdaların sindirilememesi sonucunda şişkinlik, baş ağrısı veya cilt sorunları gibi belirtilerle ortaya çıkabilir. Ancak her besinle ilgili şikâyetin gerçek bir intoleransa dayanmadığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Uzman Psikolog Jülide Unutmaz, stres, travma veya beden algısıyla ilişkili faktörlerin de bu algıya yol açabileceğini vurguluyor. Bireylerin bazı besinleri kendileri için “zararlı” olarak görmesi, çoğu zaman biyolojik değil psikolojik bir süreçten kaynaklanabilir.
Anksiyete ve Kontrol İhtiyacı
Anksiyete bozukluğu yaşayan bireyler, bedensel duyumlara karşı daha hassas olabiliyor. Normal sindirim belirtileri bile bu kişilerde tehdit algısı yaratabiliyor. Dr. Unutmaz, bu durumun içsel tarama davranışını artırdığını belirterek şunları ekliyor:
“Her mide gurultusu ya da şişkinlik intolerans göstergesi değildir. Kaygı yaşayan kişiler belirsizliklere tahammülsüz olduklarından, en azından besin tüketimini kontrol ederek rahatlama sağlamaya çalışırlar. Ancak profesyonel destek almadan yapılan kısıtlamalar hem fizyolojik yoksunluklara hem de beden algısında bozulmalara yol açabilir.”
Şikâyetlerin Kaynağı Araştırılmalı
Besin intoleransı şüphesinde, testler yardımıyla uzman gözetiminde belirli besin grupları beslenme planından çıkarılabilir ve şikâyetlerin devam edip etmediği gözlemlenebilir. Böylece, gereksiz kısıtlamaların önüne geçilerek hem fiziksel hem ruhsal sağlık için daha bütüncül bir yol izlenebilir.
Bağırsak ve Beyin Arasındaki İlişki
Bağırsak sisteminin “ikinci beyin” olarak tanımlandığını hatırlatan Unutmaz, sindirim sistemi ile duygu durum arasındaki çift yönlü iletişime dikkat çekiyor. Kaygı, stres veya öfke gibi duygular mide bulantısı, iştahsızlık ve şişkinlik gibi belirtilere yol açabiliyor. Öte yandan mide kaynaklı duyumlar da zihinsel süreçleri tetikleyebiliyor.
Psikolog Unutmaz, sosyal yaşamda yemek yemenin yalnızca biyolojik değil, aynı zamanda sosyal bağ kurma ve kimlik ifade etme yolu olduğuna dikkat çekerek, “Besinlere dair yanlış inançlar ve aşırı kısıtlamalar sosyal kaygı, obsesif kompulsif eğilimler ve sağlık kaygılarını tetikleyebilir” uyarısında bulunuyor.