📝 Editoryal Not:
Rozasea (gül hastalığı), sadece kozmetik bir rahatsızlık değil; tedavi edilmediğinde ilerleyici seyir gösterebilen ciddi bir dermatolojik hastalıktır. Bu basın bülteni, özellikle 30-50 yaş arası bireylerde sık görülen rozasea hastalığının belirtileri, tetikleyicileri ve etkili tedavi yöntemleri hakkında sağlık profesyonellerine güncel ve pratik bilgiler sunmaktadır.

Batıgöz Balçova Cerrahi Tıp Merkezi Dermatoloji Uzmanı Dr. Özlem Vayvada, rozaseanın estetik bir problemden öte ilerleyici özellik gösterebilen bir hastalık olduğunu vurguluyor. Rozasea, özellikle yüz bölgesindeki damarların genişlemesiyle ortaya çıkan, yanaklarda, burun çevresinde, alında ve çenede kızarıklık, yanma ve sivilce benzeri döküntülerle seyreden kronik bir cilt hastalığıdır. Başlangıçta geçici kızarıklıklarla belirti veren bu tablo, zamanla kalıcı hale gelebilir. Hastalığın ilerlemesiyle birlikte gözlerde batma, kuruluk, yanma gibi oftalmolojik belirtiler de gelişebilir.

Dr. Vayvada, “Rozasea bazen yalnızca estetik bir sorun gibi algılanabiliyor; ancak tedavi edilmediğinde göz tutulumu gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle erken tanı ve kişiye özel tedavi büyük önem taşır,” diyerek konuya dikkat çekiyor.

Hastalığın Kesin Nedeni Bilinmese de Tetikleyiciler Tanımlı

Rozaseanın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Stres, güneş ışığına maruz kalma, sıcak içecekler, baharatlı yiyecekler, alkol tüketimi, aşırı sıcak-soğuk hava değişimleri, kortikosteroid içeren kremler ve hormonal değişiklikler başlıca tetikleyici unsurlar arasında yer alır. Ayrıca, bazı cilt bakım ürünleri de rozaseayı alevlendirebilir.

Kapsamlı ve Kişiselleştirilmiş Tedavi Yaklaşımları

Tedavi planı, hastalığın şiddetine ve hastanın cilt özelliklerine göre belirlenmelidir. Hafif ve orta şiddetli vakalarda antibiyotikli topikal kremler öncelikli tercih olurken, ileri vakalarda oral ilaç tedavileri uygulanabilir. Rozaseanın damar belirginliğini azaltmak amacıyla lazer uygulamaları da etkin bir seçenek olarak öne çıkmaktadır.

Günlük cilt bakımında alkolsüz temizleyiciler, hassas ciltlere uygun güneş koruyucular ve nemlendiriciler kullanmak önerilir. Ayrıca güneşe karşı koruyucu önlemler almak, tetikleyici gıdalardan kaçınmak ve düzenli cilt bakım rutini oluşturmak, semptomların kontrol altına alınmasında oldukça etkilidir.