Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti ile 54 Eczacı Odası başkanının imzasını taşıyan bildiri yayımlandı.

Bildiride özetle şöyle denildi:

“Bugün Türkiye, vatandaşlarının daha nitelikli sağlık hizmeti almasının karşılığını sağlık alanındaki aktörlere ödetmek yerine akılcı ilaç kullanımını öncelemek, sağlığa ayrılan payı artırmak ve karar alma süreçlerini şeffaflaştırmak zorundadır. Bu yapılana kadar;

· Eczacıların, ticari ıskontolarını sıfırlayan, kamu kurum ıskontosu farklarını ödemeyen ve stok zararını karşılamayan firmaların ilaçlarını satabilmesi bundan böyle mümkün olmayacaktır. Bunun yanı sıra ilgili şirketlerin, eczacının haklarını vermemeleri durumunda eczanelerimize mümessil göndermemesi yerinde olacaktır. İlacı eczane üzerinden geçerken eczacıyı zarara uğratan,  devlete yapması gerekli ıskontoyu yapmayıp bunu eczacının sırtına bırakan firmalar, eğer bunu ticareten bir çıkış olarak görüyorlarsa bir kez daha ve önemle hatırlatıyoruz ki bu sizin açınızdan ticareten bir çıkış olmaktan öte, olsa olsa sonun başlangıcıdır.

o İçinde bulunulan sürecin getirdiği karmaşa ortamını kurnazca kullananlar,
o Ürettikleri ve/veya pazarladıkları ürünün önemini kavramaktan uzak olanlar,
o Varlıklarını borçlu oldukları sağlık alanını kirletenler,
o Eczacının ve eczacı örgütlerinin gücünü bir kere daha görecek ve bunu bir kez daha test ettiklerine bin kere pişman olacaklardır.

· Bunun yanı sıra, meslek örgütümüz yapılan tüm bu düzenlemelere ve eczacının hak kayıplarına neden olan her türlü uygulamaya karşı hukuki haklarını sonuna kadar kullanacaktır.

· Kamu otoritesi ilaç yokluğu nedeniyle sorun yaşanmaması için ilaç şirketlerine gereğini yapmalıdır.

· Eczacıların ilaç fiyat düşüşlerinden etkilenmemesi için sabit kar marjı da dahil olmak üzere gereken tüm önlemler bir an önce hayata geçirilmelidir.

· Global bütçe, tüm sosyal tarafların katılımı ile şeffaf bir biçimde oluşturulmalı, sağlığın kılcal damarları olan eczacıların varlığının sürdürülmesi esas öncelik olmalı, kamu kurum ıskontosu konusunda sanayi ve kamu arasında yeni bir model geliştirilmelidir.

· 6197 sayılı Eczaneler ve Eczacılar Hakkında Kanun bir an önce güncel ihtiyaçlarımızı karşılayabilir hale getirilmelidir.

Bizler, ilaç şirketlerinin eczacılara yönelik bu aymaz tutumları karşısında her türlü hukuki ve güncel mücadeleyi sürdüreceğimizi, konunun vatandaşlara ilaç hizmeti vermekten sorumlu olan kamu otoritesi tarafından bir an önce çözülmesini beklediğimizi ilan ediyoruz.

İlaç firmalarını; bu zor zamanda Eczacıya, eczaneye ve meslek örgütümüze karşı tavır almak yerine, aklıselimi önceleyerek eczacının, temsilcisi olan Bölge Eczacı Odalarının ve TEB Merkez Heyetinin aldıkları kararlara uymaya davet ediyoruz.

Bu tavrın dışındaki her türlü yaklaşım için eczacının karşı konulmaz tepkisinin yükseltilmesinde Bölge Eczacı Odaları ve TEB Merkez Heyeti öncü olacaktır. Bizler, Türkiye’nin dört bir yanından 24.000 eczacı, her zaman olduğu gibi, her şeyde, her yerde, hep beraber yürüyeceğiz ve eczacının alınterinin heba edilmesine izin vermeyeceğiz.

Türk Eczacıları Birliği eczacıların yaşama savaşına seyirci kalanlara karşı sessiz kalmayacaktır. Mesleğimizin ve demokratik haklarımızın bize verdiği her türlü olanağı kullanarak, üyelerimizden aldığımız güçle, 15-16 Ocaklarda, 21 Aralıklarda, 4 Aralıklarda nasıl mücadele ettiysek bundan sonra da mücadeleye devam edeceğiz.

Haklarımızı alana dek kendi bölgelerimizden başlayarak sesimizi Ankara’ya duyurmak ve yasa tanımaz ilaç şirketlerini dize getirmek için mücadelemizi sürdüreceğiz.”