Sonbaharın gelmesiyle yaşanan en büyük değişim hava sıcaklıklarının genel olarak düşerken, ani iniş çıkışlar göstermesidir. Yaz sıcaklarının geçmesinin olumlu bir etkisi gebelerin bunalmadan dışarıya daha rahat çıkabilmesi ve daha rahat egzersiz yapabilme şansı bulmasıdır. Bunun yanında okulların açılması ve insanların kapalı ortamlarda daha çok vakit geçirmesi nedeniyle özellikle solunum yoluyla bulaşan grip gibi hastalıkların artmasıdır.
Sonbaharda gebelik planlayan, gebe veya lohusa olan kadınların dikkat etmesi gereken en önemli konulardan biri gribal enfeksiyondur. Influenza grubundan virüslerin neden olduğu bu enfeksiyon, Ekim – Mart ayları arasında mevsimsel salgınlara neden olmaktadır. Mevsimsel salgınların yanı sıra, zaman zaman tüm dünyayı etkisi altına alan grip salgınları görülmekte ve bunlar ciddi komplikasyonlara ve hatta ölümlere neden olabilmektedir.
Grip gebelerde daha ağır seyredebilmekte ve daha ciddi komplikasyonlara neden olabilmektedir. Özellikle diabet (şeker hastalığı), beslenme bozuklukları veya bağışıklık sistemi zayıflığı gibi sorunları bulunan gebelerin, gribi daha da şiddetli geçirme ve komplikasyon yaşama riskleri daha da artmaktadır. Gebeliğin son üç ayı ve doğum sonrası ilk ay en riskli dönemlerdir.
İnfluenza virüsünün plasentadan geçerek anne karnındaki bebeğe ulaşması nadir de olsa mümkündür. Virüs bebeğe ulaşamasa bile özellikle gebeliğin ilk üç ayında geçirilen gribin düşük, erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve bazı doğumsal anomalilerin riskini az da olsa artırdığını düşündüren bulgular vardır. Ancak, virüsün bebeğe ulaşıp ulaşmadığını değerlendirecek bir test henüz mevcut değildir.
Tüm bunlar göz önüne alındığında, gribin özellikle gebeler tarafından ciddiye alınması gereken bir hastalık olduğu aşikârdır. Bu yüzden;
- Birçok hastalık gibi, grip için de ideal yaklaşım hastalığı tedavi etmekten önce hastalıktan korunmaktır.
- Bunun için gebelerin dengeli beslenmeleri, yeterince dinlenmeleri ve uyumaları, böylece bağışıklık sistemlerini güçlü tutmaları önemlidir.
- Hasta kişilerle temastan kaçınılmalı, sinema tiyatro gibi kapalı ve kalabalık yerlerde fazla vakit geçirilmemeli, kapalı ortamlar sık sık havalandırılmalıdır.
- El hijyenine dikkat etmek çok önemlidir.
- Bunlar dışında en etkili korunma yöntemi, salgın mevsimi öncesinde grip aşısı olmaktır.
Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Derneği (ACOG) ve Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi (CDC) gebelik planlayan, gebe ve lohusa olan kadınların tamamının grip mevsiminden önce aşılanmasını önermektedir. Grip aşısı solunum yolu enfeksiyonları ve hastaneye yatış risklerini önemli ölçüde azaltmaktadır.
- Gebelerin canlı virüs içermeyen injeksiyon şeklinde yapılan aşıları kullanması gerekir.
- Canlı virüs içermeyen grip aşısının anne ve bebek için önemli bir risk taşımadığı gözlenmiştir.
- Enjeksiyon bölgesinde kızarıklık, şişlik ve hassasiyet yanında hafif ateş, halsizlik gibi şikâyetler olabilse de bir kaç gün içinde kendiliğinden geçmektedir.
- Nadiren alerjik reaksiyonlar görülebilir.
- İnfluenza aşısına bağlı Gullain Barre sendromu (bağışıklık sisteminin çeşitli sinir dokularına zarar vermesiyle karakterize bir hastalık grubu) riskinin ihmal edilebilir düzeyde olduğu düşünülmektedir.
- Trivalan (üç virüs tipine karşı etkili) ve kuadrivalan (dört virüs tipine karşı etkili) grip aşılarının gebelerde etkinlik ve güvenilirlik konusunda bir fark yoktur.
- Bugüne kadar yapılan çalışmalarda, thiomersal içeren aşıların uygulandığı annelerde veya çocuklarında olumsuz bir etki saptanmamıştır.
Grip aşısı, yapılan annenin ürettiği antikorlar kan yoluyla bebeğe geçmekte ve onu da korumaktadır. Doğumdan sonraki ilk 6 ayda bebeğe grip aşısı uygulanamadığı göz önüne alındığında, annenin aşılanmasının bebekleri gripten korumada etkili bir yöntem olduğu aşikârdır. Anneye yapılan aşının erken doğum ve düşük doğum ağırlığı risklerini de azalttığı gözlenmiştir.
Sonuç olarak gebelik planlayan, gebe veya lohusa olan kadınların canlı virüs içermeyen grip aşısı olması önerilmektedir. Gebeliğin tüm dönemlerinde aşı yapılabilir.
Gebelerde grip belirtileri ve yapılması gerekenler;
- 38 dereceyi geçen ateş, öksürük, burun akıntısı, iştahsızlık, halsizlik, kas ağrıları sayılabilir.
- Özellikle yüksek ateş bebek için de risk oluşturduğundan klinik belirtiler ortaya çıktığında tanısal testleri beklemeden tedaviye başlamak gerekir.
- Antiviral tedaviye belirtilerin çıktığı ilk iki gün içerisinde başlanması önemlidir.
- Bu nedenle grip şüphesi olan gebelerin zaman kaybetmeden doktora başvurması önemlidir.
- Diğer solunum yolu infeksiyonlarıyla ayırıcı tanının yapılması gereklidir.
- Aşının koruyuculuğu %100 olmadığından aşılanmış olan gebelerin de grip belirtileri olması halinde doktora başvurması uygundur.
- Gebeliğin ilk üç ayında yüksek ateş bebeklerin omurga gelişimini olumsuz etkileyebileceği ve bazı doğumsal kusurlara yol açabileceğinden, doğum sırasında annede yüksek ateş de yenidoğanın nöbet geçirme veya spastik felç riskini yükselttiğinden ateşin hızla kontrol altına alınması gereklidir. Parasetamol bu amaca en uygun ilk seçenektir.
- İstirahat, genel bakım ve parasetamol dışında, eğer doktor gerekli görürse kullanılacak olan antiviral ilaçlar dışındaki ilaçların faydası tartışmalıdır.
Genel nezle-grip ilaçları plasental dolaşımı etkileyebilecek noradrenalin içerebildikleri için gebelikte uygun değildirler.