📝 Editoryal Not:
Bu basın bülteni, çağdaş onkolojik tedavi yaklaşımlarından biri olan hedefe yönelik (akıllı) ilaçların geleneksel kemoterapiye kıyasla daha düşük yan etki profili ve artan başarı oranlarıyla kanser tedavisindeki önemini ortaya koymaktadır. Klinik onkoloji alanında çalışan sağlık profesyonelleri için bu gelişmeler, hastaya özgü tedavi planlarının oluşturulmasında yol gösterici olabilir.

Gelişen tıbbi teknoloji, kanser tedavisinde önemli bir paradigma değişimini beraberinde getiriyor. Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Tıbbi Onkoloji ve Hematoloji Uzmanı ve Onkolojik Bilimler Koordinatörü Prof. Dr. Necdet Üskent, hedefe yönelik tedaviler kapsamında kullanılan “akıllı ilaçların”, geleneksel kemoterapiye kıyasla daha az yan etkiye sahip olduğunu ve belirli mutasyonlara sahip hastalarda yüksek etkinlik sağladığını belirtiyor.

Akıllı İlaçlar: Kanser Hücresini Hedefleyen Moleküler Füze

“Akıllı ilaçlar, tümörü tanıyarak sadece kanserli hücreleri hedef alıyor ve sağlıklı dokulara zarar vermeden etkisini gösteriyor. Oysa klasik kemoterapi, saç, kemik iliği, tırnak gibi hızlı çoğalan tüm hücreleri etkileyebilir,” diyen Prof. Dr. Üskent, bu hedefe yönelik ilaçların daha düşük toksisite ile etkili olabildiğini vurguluyor.

Ameliyat ve kemoterapi gerekliliğini azaltabilen bu ilaçlardan özellikle akciğer kanseri hastalarının %10-15’i fayda görebiliyor. Genetik farklılıklar nedeniyle bu oran Doğu Asya toplumlarında %30’a kadar çıkabiliyor. Hiç sigara kullanmamış kadın hastalarda ise başarı oranı %50-60’lara ulaşabiliyor.

Mutasyon Temelli Yaklaşım: Tümör Tipinden Çok Genetik Profil Önemli

Prof. Dr. Üskent, “Tedavi kararlarında organ değil, mutasyon tipi belirleyici hale geldi. Örneğin HER2 pozitif meme kanserinde ya da EGFR mutasyonuna sahip akciğer kanserinde akıllı ilaçlarla operasyon öncesi tümörün tamamen ortadan kalktığını görebiliyoruz,” açıklamasını yaptı. Bu nedenle hastaların genetik profili iki-üç gün içerisinde yapılabilen testlerle değerlendiriliyor.

Daha Az Yan Etki Ama Yine de Takip Gerekli

Akıllı ilaçların da bazı yönetilebilir yan etkileri olabiliyor. Saç renginde değişiklik, akne, cilt kuruluğu gibi dermatolojik etkiler görülebilir. Ancak bu etkiler genellikle geçici ve tedavi edilebilir niteliktedir.

Kanserin Kronikleşmesi ve Direnç Yönetimi

Bu ilaçların amacı kanseri tamamen yok etmekten çok, kronikleştirerek kontrol altına almak. Tedavi süresi genellikle 4-5 yıl sürebiliyor. Direnç geliştiğinde ikinci mutasyonlar hedef alınarak yeni jenerasyon akıllı ilaçlar tedaviye dahil edilebiliyor. Genetik bilimin ilerlemesiyle bu direnç mekanizmaları daha iyi anlaşılıyor.

2003’ten Günümüze Gelişim Süreci

Akıllı ilaçların kökeni 2003 yılında kronik myelositer lösemi tedavisinde kullanılmaya başlanan hedefe yönelik ajanlara dayanıyor. Bu yaklaşım, 2007’de EGFR mutasyonu olan akciğer kanserlerinde tablet formunda ilaçların geliştirilmesiyle genişledi. Bugün pankreas kanseri gibi daha dirençli türlerde bile umut vaat eden çalışmalar devam ediyor.

Sonuç olarak, akıllı ilaçlar kanser tedavisini bireyselleştirerek hem yaşam süresini uzatmakta hem de yaşam kalitesini artırmakta önemli rol oynamaktadır.