• Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) hızla artan kalp yetersizliğine dikkat çekti.
  • Hastalığın, önümüzdeki 10 yıl içinde en az iki kat artarak, toplum sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşacağı tahmin ediliyor.
  • Türkiye’de halen 1-1,5 milyon kişide kalp yetersizliği olduğu, 3 milyon kişinin ise risk altında bulunduğu biliniyor.

Istanbul, 11 Mayıs 2017 – Türk Kardiyoloji Derneği (TKD), her yıl mayıs ayının ikinci haftasında düzenlenen ‘Kalp Yetersizliği Günü’ etkinlikleri kapsamında açıklamalarda bulunan Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Gelecek Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol şunları paylaştı: “Kalp Yetersizliği Farkındalık Günleri her yıl mayıs ayında düzenlenmektdir. Bu yıl da üyesi olduğumuz Avrupa Kardiyoloji Derneği tarafından 5-7 Mayıs 2017 olarak belirlenmiştir. Burada amaç kalp yetersizliği semptomlarının erken fark edilmesinin önemi ve doğru teşhisin konulması konusunda halkı ve politikacıları bilinçlendirmektir. Türk Kardiyoloji Derneği, tüzüğünde belirtilen amaçlara uygun olarak halka yönelik eğitim faaliyetleri de yürütmekte olup Kalbinidinlesen.com web sitesinden halkı bilinçlendirmeye çalışmaktadır. Halkımızı Kalbinidinlesen.com web sitesini kullanmaya davet ediyorum, maalesef internette sağlıkla ilgili ciddi bilgi kirliliği mevcut, Türk Kardiyoloji Derneği denetimindeki bu siteden kalp yetersizliği ile ilgili geniş bilgi alabilir, uzmanına soru sorabilirler. Soruları bilimsel olarak yanıtlanacaktır. Kalp sağlığı hakkında doğru bilgiye ulaşmak istiyorsanız doğru adres Kalbinidinlesen.com.”

 

Türkiye’de kalbimiz erken yoruluyor

 

Kalp performansının azalması sonucu, kalbin doku ve organlara gerekli ve yeterli kanı gönderememesi sonucu ortaya çıkan kalp yetersizliği; kendini nefes darlığı, ayaklarda şişme ve çabuk yorulma belirtileri ile gösteriyor. Yaşlı bireylerin hastalığı olarak bilinen kalp yetersizliğinin önümüzdeki 15-20 yıl içinde toplum sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bugün Avrupa ülkelerinde 15 milyon, ABD’de 6 milyon, Türkiye’de ise yaklaşık 1-1,5 milyon kalp yetersizliği hastasının bulunduğu biliniyor. Türkiye nüfusunun yaşlanması sonucu bu rakamın önümüzdeki 10 yıl içinde en az 2-3 kat artacağı öngörülüyor.

 

TKD Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Yüksel Çavuşoğlu, “Kalp yetersizliği olgularının yüzde 50’sini 60 yaşın üstündeki bireyler oluşturuyor. Genel olarak toplumda görülme oranı yüzde 3 iken, bu oran 70 yaş sonrası yüzde 10 ve 80 yaş sonrası yüzde 15-20’ye çıkıyor. Avrupa ve Amerika’da kalp yetersizliği yaş ortalaması 70’e kadar çıkarken ülkemizde ortalama 62’ye kadar iniyor. Diğer bir deyişle Türkiye’de kalp daha erken yoruluyor” şeklinde konuştu.

 

3 milyon kişi risk altında

 

“Bugün için ülkemizde 3 milyon kişinin kalp yetersizliği gelişimi açısından risk altında olduğunu tahmin ediyoruz” diyen Prof. Dr. Çavuşoğlu hastalığın  giderek artan oranlarda görülmesinin nedenlerini ise şöyle açıkladı: “Herşeyden önce yaşam süresi uzuyor. Günümüz modern tedavi yöntemleriyle kalp krizi, kalp damar hastalığı, kalp kapak hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığına bağlı ölümler engellenerek yaşam süresi uzatılabiliyor. Ancak bu hastaların büyük bölümünde zamanla kalp yetersizliği gelişmesinin önüne geçilemiyor.”

 

Hastalıkta beklenen yaşam süresinin pek çok kanser türünden daha kötü olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Çavuşoğlu, hastalığın hayat boyu tedavi gereksinimi, sık hastaneye yatma ihtiyacı, komplike ve pahalı cihaz tedavisi uygulamaları nedeniyle aynı zamanda sağlık ekonomisi üzerine yüksek maliyetler getirdiğine işaret etti.

 

Kalp yetersizliği önlenebilen bir hastalık

 

Erken teşhis ile kalp yetersizliğinin sebep olduğu hayati riskin azaltılabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Çavuşoğlu, “Kalp yetersizliği yaşam boyu devam eden kronik bir hastalık. Nadiren veya düzeltilebilir bir nedene bağlı gelişmişse normale dönebilir. Yaşam beklentisi, prostat kanseri, kalın bağırsak kanseri, tiroit kanseri, deri kanserleri, meme kanseri, rahim kanseri gibi pek çok kanser türünden daha kötü seyreden bu hastalıkta 5 yıllık yaşam şansı yüzde 50’lerde seyrediyor. Ciddi nefes darlığı olan ve günlük aktivitesi belirgin kısıtlanmış olan hastalarda ise 1 yıllık yaşam beklentisi neredeyse yüzde 50. Kalp yetersizliği gelişimini engellemek, gelişmişse ilerlemesini yavaşlatmak ve ileri olgularda yaşam süresini uzatıp yaşam kalitesini yükseltmek toplumun kalp yetersizliği konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlenmesi ile mümkün olabilir” şeklinde konuştu.

 

Hasta ve hasta yakınlarının desteğe ihtiyacı var

 

Doktor, hasta ve hasta yakını ilişkisinin tedavinin başarısında çok büyük bir rol oynadığına dikkat çeken TKD Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu Üyesi Doç. Dr. Hakan Altay, “Kalp yetersizliği tedavisinde amaç mortaliteyi, hastaneye yatışı azaltmak ve fonksiyonel kapasiteyi artırmaktır. Bu hastalıkta takip çok önemli. Doğru merkezde doğru doktor ile tedavi edilebilir hatta önlenebilir bir hastalık, ancak çok zorlu bir yol. Bu zorlu yolda doktor, hasta ve hasta yakını ilişkisi tedavinin başarısı için kritik” dedi.