📝 Editoryal Not:
Bu haber, prostat kanserinin tedavisinde cerrahiye alternatif, minimal invaziv ve fonksiyon koruyucu bir yöntem olan Nanoknife teknolojisinin güncel kullanımını ve klinik avantajlarını sağlık profesyonellerine tanıtmak amacıyla hazırlanmıştır. Prostat kanserinde bireyselleştirilmiş tedavi seçeneklerinin gelişimi açısından önemli bir katkı sunmakta; özellikle aktif yaşam beklentisi olan ve fonksiyonel korunumu önceliklendiren hasta gruplarında dikkat çekici bir alternatif olarak öne çıkmaktadır.

Erkeklerde en sık görülen malignitelerden biri olan prostat kanseri, modern tarama yöntemleri sayesinde artık daha erken evrede tespit edilebilmektedir. Bu durum, cerrahi veya radyoterapi gibi daha invaziv tedaviler gerekmeksizin, hedefe yönelik minimal invaziv uygulamaların gündeme gelmesini sağlamıştır. Türkiye’de sınırlı sayıda merkezde uygulanmaya başlayan Nanoknife (Irreversible Electroporation – IRE) yöntemi, erken evre prostat kanseri tedavisinde fonksiyonel koruma ve yaşam kalitesi açısından umut verici sonuçlar sunmaktadır.
Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Eymen Gazel, yöntemin detayları ve klinik avantajları hakkında bilgi verdi.

Erken Tanı, Kişiselleştirilmiş Tedavi Seçeneklerini Artırıyor

Prostat kanseri, 45 yaş üstü erkeklerde asemptomatik olsa dahi düzenli tarama gerektiren bir hastalıktır. Tanı süreci genellikle dijital rektal muayene, serum PSA (Prostat Spesifik Antijen) düzeyi ölçümü ve gerekirse multiparametrik prostat manyetik rezonans görüntüleme (mpMRI) ile başlamakta; kesin tanı ise hedefe yönelik biyopsi ile konulmaktadır.
Son yıllarda tanı yöntemlerindeki gelişmeler ve toplumsal farkındalığın artışı sayesinde daha erken evrede ve küçük hacimli tümörlerin tespiti mümkün olmuştur. Bu hasta grubunda, aktif izlem veya fokal tedavi seçenekleri öne çıkmaktadır. Nanoknife yöntemi, bu amaçla kullanılan en yenilikçi teknolojilerden biridir.

Nanoknife Yöntemi: Dokuya Zarar Vermeden Tümör Ablasyonu

Nanoknife, irreversible elektroporasyon (IRE) prensibine dayanan ve hücre membranlarında kalıcı porlar oluşturarak apoptozise yol açan bir teknolojidir. Bu işlem sırasında doku ısısı artmaz; dolayısıyla çevredeki sağlıklı dokular (sinir demetleri, sfinkter kasları ve idrar yolları) korunur.
Doç. Dr. Gazel’in belirttiğine göre bu özellik, yöntemi diğer termal ablasyon tekniklerinden ayırmaktadır. Fonksiyon kaybı riski en aza indirilirken, cinsel fonksiyonlar ve idrar kontrolü büyük ölçüde korunabilmektedir.

Günübirlik Uygulama ve Hızlı İyileşme

Genel anestezi altında, ameliyathane koşullarında uygulanan işlem sırasında ultrason eşliğinde prostat içine 3-4 özel elektrot yerleştirilmekte ve kısa süreli, yüksek voltajlı elektrik akımları uygulanmaktadır.
İşlem sonrası hastalar yaklaşık 6 saat gözlem altında tutulduktan sonra evine taburcu edilebilmektedir. Bu açıdan bakıldığında Nanoknife, hastane yatışı gerektirmemesi ve kısa iyileşme süreciyle aktif yaşamdan kopmak istemeyen hastalar için de cazip bir seçenek oluşturmaktadır.

Uygun Hasta Seçimi ve Düzenli Takip Şart

Nanoknife yöntemi, yalnızca kanserli hücrelerin bulunduğu hedef alana odaklanan bir tedavi yaklaşımıdır. Prostatın diğer bölgelerinde yeni tümör gelişme veya mevcut lezyonun ilerleme riski devam edebileceğinden, dikkatli hasta seçimi ve işlem sonrası düzenli takip büyük önem taşır.
Gerektiğinde hastalar için cerrahi veya radyoterapi gibi diğer tedavi seçenekleri yeniden değerlendirilmelidir.

Cerrahiye Alternatif Arayan Hastalar İçin Umut Verici Seçenek

Cerrahi veya radyoterapiye bağlı olası yan etkilerden endişe duyan, yaşam kalitesini korumayı hedefleyen ve aktif iş yaşamına kısa sürede geri dönmek isteyen hastalar için Nanoknife yöntemi güçlü bir alternatif sunmaktadır.
Prostat kanserinde kişiselleştirilmiş tedavi anlayışının önemli bir parçası haline gelen bu teknoloji, odaklanmış tedavi seçenekleri arasında dikkat çekmektedir.