Tüm dünyayı etkileyen Covid-19 salgınının nedenleri ve tedavisine ilişkin çalışmalar devam ederken; bilim insanları hastalığın kimilerinde şiddetli kimilerinde hafif şekilde seyretmesine ilişkin nedenleri de araştırıyor. Salgının ilk günlerinde başlayan çalışmaların çoğunun yaz aylarında sonuç vereceğini belirten Moleküler Biyoloji ve Genetik Uzmanı Doç. Dr. Korkut Ulucan, “Son yapılan bir çalışma, bazı insanların hastalığı daha şiddetli geçirmesinin nedeninin genlerle ilgili olduğunu ortaya koydu” dedi. Doç. Dr. Korkut Ulucan, İspanya ve İtalya’daki hastalar üzerinde yapılan çalışmada A kan grubuna sahip hastaların diğer kan gruplarına sahip hastalardan 1,5 kat daha fazla solunum problemi yaşadıklarının tespit edildiğini kaydetti.
Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nden Doç. Dr. Korkut Ulucan, yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkan Covid-19 ve genler arasındaki ilişkiye dair çarpıcı bilgiler paylaştı.
Hastalığın şiddetinde genler etkili
Covid-19’un ülkemizde ve dünyada her ne kadar hızı kesiliyor gibi gözükse de yayılmaya devam ettiğine işaret eden Doç. Dr. Korkut Ulucan, “Bazı ülkeler başarılı hamlelerin sonucunda hastalığı kontrol altına almış olarak gözüküyor, bazı ülkelerde ise normalleşme sonrasında sayılarda artışlar olabiliyor. Her geçen gün yeni bilgiler elde etmeye devam ediyoruz. Son yapılan bir çalışma, bazı insanların hastalığı şiddetli geçirmesinin nedeninin genlerimiz olduğunu ortaya koydu. Tabii ki bu bilgi beraberinde tartışmaları da getirdi” dedi.
Salgın yeni tartışmalara neden olacak
Covid-19 ile ilgili her gün yeni bilgiler öğrendiklerini ve öğrenmeye devam edeceklerini belirten Ulucan, “Çalışmalar hızla devam ediyor ve sonuçları olgunlaşmaya başlıyor. Hastalığın ortaya çıkması ile başlayan çalışmaların çoğu yaz aylarında ilk sonuçlarını verecek. Koronavirüs, özellikle yaz aylarında tedavi, aşı ve genetik üzerinden tartışılacak gibi görünüyor. Şu ana kadar yapılan çalışmaların çoğu ya virüsün genetik materyali üzerineydi ya da insan genlerinden bazı spesifik genler üzerineydi. Ancak daha geniş verili ve total genomu kapsayan çalışma verileri henüz elimizde yoktu. Bu çalışmaların anlamlı olabilmesi için belli sayıda hasta olan ve olmayan bireylerin iyi sınıflandırılması ve daha sonrasında GWAS (Genom Boyu İlişkilendirme Analizleri (Genome Wide Association Studies – GWAS veya GWA) gibi uygun genetik metodoloji ile genetik taramaların yapılması gerekiyordu” dedi.
Veriler artık daha net
GWAS çalışmaları ile tek seferde birçok genetik varyant analiz edildiğini ifade eden Ulucan, “Genomumuz bölümler halinde değil total olarak analiz edilir. Nisan ayının sonu ve Mayıs ayının başında başlanan bu çalışmalar sonuçlarını vermeye başladı ama genetik çalışmaların sonuçları zaman alabiliyor. Hastalığın ilk gününden beri insan genlerinin bu hastalığa olan katkısının sınırlarını tahmin edebiliyorduk ama elimizde kesin kanıtlar yoktu. Şimdiki veriler ile çok daha net yaklaşımlarda bulunabiliyoruz. Bu çalışmalar tedavinin yönüne etkide bulunabiliyor” dedi.
A kan gruplarına sahip hastalar daha riskli bulundu
2 Haziran 2020 tarihinde yayınlanan bir çalışmanın hastalığın şiddeti ile kan grupları arasındaki ilişkiyi araştırdığını söyleyen Ulucan, sözlerine şöyle devam etti:
“Daha önce kan grupları ile yapılan ilk çalışmalardan biri Wuhan merkezliydi. Bu çalışma A kan grubuna
sahip bireylerin daha sık hastalığa yakalandığı ile ilgiliydi. Aynı çalışma A kan grubunun hastalığı en azından yatarak geçirenlerde daha yüksek oranda bulunduğunu, 0 kan grubunun ise diğer kan gruplarına kıyasla daha az bulunduğunu göstermişti. Ancak o zamanlar elde edilen verilerin hastalık ve kan grubu ilişkisi için yeteri kadar değildi. Son yayınlanan çalışmada İspanya ve İtalya’daki hastanelerde yatılı olarak ventilasyon veya oksijen desteği alan bin 610 hasta ile aynı bölgelerden 2 bin 205 sağlıklı birey genetik açıdan analiz edildi. Elde edilen genetik varyasyonlar, iki grup arasında karşılaştırıldı. İki grup arasındaki en büyük farklardan biri kan gruplarını kodlayan genlerde bulundu ve A kan grubuna sahip hastaların diğer kan gruplarına sahip hastalardan 1,5 kat daha fazla solunum problemi yaşadıkları belirlendi. 0 kan grubunun ise hastalığın şiddeti üzerine koruyucu etki yaptığı gösterildi. Bunlar çok değerli bilgiler ancak halen kan grupları ve hastalığın şiddeti arasında net ilişkinin varlığı için yeterli olmadığını düşünüyorum.”
Covid-19’un şiddetini, bir gendeki farklılık belirliyor
Aynı çalışmada hastalığın şiddeti ile insanlardaki 3’ncü kromozomun özel bir bölgesinin ilişkili olduğunun belirtildiğini söyleyen Doç. Dr. Korkut Ulucan, “Artık hepimiz biliyoruz ki SARS – COV2 hücrelere ACE2 reseptör yolu ile giriyor. Tabii bu reseptörlere yardım eden bazı farklı reseptörler de mevcut. Bunlardan biri 3’ncü kromozomun hastalık ile ilişki kurulan bölgesinde yer alan ve bazı amino asitleri taşımasında rol alan SLC6A20 reseptörünü kodlayan gen. Bu gendeki bazı farklılıkların, hastalığın daha şiddetli geçirilmesi ile ilişkili olduğu belirlendi. Bu reseptör, kalsiyum ve klor minerallerine bağımlı çalışan bir molekül ve belki de hastalığın neden hipertansiyon hastalarında daha şiddetli olduğunu da açıklayabilir. Aynı bölgede bulunan ve hastalık ile ilişkilendirilen genler, bağışıklık sistemimizin önemli üyelerinden olan T hücrelerinin virüslerle karşılaştıklarında farklılaşmalarına neden olan genler. Bu genler üzerinde bulunan varyasyonlar, hastalığın şiddetli geçirilmesi ile ilişkili bulundu” dedi.
Yapılacak çalışmalar yol gösterecek
Doç. Dr. Korkut Ulucan, bu konuda birçok haber ve çalışma sonuçları görüleceğini belirterek “Artık elimizdeki veriler birikmeye başladı. Bu veriler ne kadar farklı popülasyonlardan gelirse o kadar değerlidir. Bu çalışmaların sonuçları tedavi, aşı çalışmaları ve hastalığın önlenmesi ile ilgili çok değerli bilgiler verecek” dedi.