Acıbadem Ankara Hastanesi Üroloji Bölümü Doç Dr. Mustafa Uğur Altuğ, mesane kanserinin risk faktörlerini anlattı.

1443604965_IMG_0132_1 (1)

Üroloji alanında en sık rastlanan kanser vakaları arasında ikinci sırada Mesane Kanserinin yer aldığını söyleyen Doç. Dr. Uğur Altuğ, bu kanser türünü tetikleyen faktörleri sıraladı.

 

“ Türkiye’de yaygın sigara tüketiminden dolayı mesane kanserine sıkça rastlanıyor”

Türkiye’de yaygın bir biçimde sigara kullanıldığını vurgulayan Altuğ, sigara kullanımının mesane kanserini kolaylaştırdığının altını çiziyor. Ayrıca şunları ekliyor “ Sigaranın akciğer kanserine yol açtığı bilinse de, mesane kanseri ile sigara arasındaki ilişkinin, akciğer kanserinden daha fazla olduğu bilinmektedir. Mesane kanseri genelde ağrı, sancı yapmayan idrar kanamasına neden olmaktadır. Bu belirtiler aralıklı olarak kendi kendine düzelip tekrarlamaktadır. Hastalarda sancı, ağrı ve ateş gibi şikayetler olmadığı için önemsenmeyerek, doktora başvurmada gecikmeler olmaktadır. Bu durumda zaman zaman geri dönülemeyecek sonuçlar doğmaktadır.

 

“ Mesane Kanseri veya Mesane Tümörü tanısından korkulmamalıdır”

 

Enfeksiyon ya da taş gibi teşhislerin konulmadığı ağrı ve sancı olmadan gerçekleşen kanlı idrarlarda ilk akla gelen kanser riskidir. Özellikle hasta sigara kullanıyorsa ilk olarak bu tanı akla getirilmelidir. Bu tip rahatsızlıklar karşılaşılınca uzman bir ürolog gözetiminde gereken tetkiklerin yapılması gerekmektedir. Gereken tahlillerin ardından izlenecek yol ise endoskopi yolu ile tümörün değerlendirilmesi ve kapalı olarak ameliyat edilmesidir. Bu şekilde elde edilen tümörün patolojik incelemesi sonucunda hastalığın tipine göre tedavi planlanır. Mesane kanseri, mesane içerisindeki mukozayı veya mesanenin kas dokusunu ilgilendiren tümörler olarak iki farklı hastalık gibi değerlendirilir. Mukoza ve submokozayı ilgilendiren yüzeysel tümörler, daha sık görülür ve en önemli özelliği mesanenin içerisinde tekrarlanma eğiliminde olmasıdır.”

 

“Verem aşısı ile mesane kanserinin tekrarlama olasılığı azaltılmaktadır”

 

“Kapalı ameliyatların ardından, BCG dediğimiz verem aşısı ile mesane kanserinin tekrarlama riski büyük oranda azaltılabilir. Verem aşısının uygulanmasının amacı kişinin kendi bağışıklık sistemini uyararak hastalıkla mücadele etmesini sağlayarak tümörün yok edilmesidir. BCG haricinde, mesane içine enjekte edilen kemoterapi ilaçları ile de tekrar nüks etme oranlarını azaltıyoruz.

 

Kasa ilerlemiş mesane kanserlerinde ise, tümör daha saldırgan karakterdedir. Bu tip kanserlerin mesane dışına taşma ve başka organlara sıçrama riski çok yüksektir. Böyle bir yayılım yoksa mesane kanserinde geniş kapsamlı radikal sistektomi dediğimiz mesanenin erkekte prostatın beraberinde alınıp çevredeki lenf bezelerinin geniş bir şekilde çıkartıldığı, kadınlarda da gerekiyorsa mesaneyle beraber rahim ve yumurtalıkları da alan çok geniş kapsamlı bir ameliyatla bu hastalıktan kurtarmaları mümkün oluyor.

 

Mesane kanseri saptanan hastalarda sigarayı bırakmayı tavsiye eden Altuğ ekliyor ; “Gerçekten çok yüksek ve uzun süren bir risk. Sigara alışkanlığı olan ve mesane kanseri tanısı almış bir hasta, bugün sigarayı bıraksa bile o mesane üzerindeki olumsuz etkileri 10 sene daha devam ediyor. Hiç sigara içmezse 10 seneden sonra artık riskler normal bir insanın riskine düşebiliyor.”

 

“Mesane kanseri ile ilgili en önemli konunun, tüm kanserlerde olduğu gibi erken tanı ve doğru tedavi olduğunu belirten Altuğ, hastaların kanser tanısından endişe duymamaları gerektiğini, mesane kanserinin artık tedavisi mümkün hastalıklar kabul edildiğini, tanıdaki gecikmelerin istenmeyen sonuçlar doğurduğunu, bu nedenle idrarda kanama fark eden her kişinin ileri tetkik ve gerekli tedavi için bir üroloji uzmanına başvurması gerektiğini özellikle belirtiyor.”