Dünyada yılda yaklaşık 30 milyon kişinin yakalandığı tahmin edilen ve ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer alan Sepsis nedeniyle saatte yaklaşık 50 kişi hayatını kaybediyor. Kan zehirlenmesi olarak da adlandırılan ‘sepsis’ bağırsak kanserinden AIDS’e kadar birçok hastalığa bağlı ölümlerin toplamından daha fazla ölüme yol açıyor. Tüm dünyada yaygın olarak görülmesine rağmen en az bilinen sağlık sorunlarından biri olan Sepsis’e dikkat çekmek üzere 2013 yılında tüm dünyada 13 Eylül tarihi Dünya Sepsis Günü olarak ilan edildi. Dünya Sepsis Günü nedeniyle bir mesaj yayımlayan Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD), hastalık, korunma ve tedavi imkânları konusundaki farkındalığın önemine dikkat çekerek; “Enfeksiyona bağlı olarak görülen sepsis, gelişmiş ülkelerde son 10 yıl içerisinde yıllık yüzde 8-13 oranında artmaktadır. Bu artışın nedenlerinin başında enfeksiyonların sıklığında yaşanan artış, ilaç direnci gelişmesinin yanı sıra, aşılara ve zamanında tedaviye erişimde yaşanabilen zorluklar gelmektedir.” dedi. Yüksek bir oranda görülmesine rağmen, “sepsis”in toplumda çok bilinmeyen bir sağlık sorunu olduğu belirtilen açıklamada, “Sepsis’ten korunma yolları ve yeni ilaç ve tedavi imkânları konusundaki farkındalık artırtılarak, binlerce hayat kurtarılabilir.” denildi.

Dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer alan Sepsis nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı, prostat, AIDS ve meme kanseri ölümlerinden yüksek. Sepsis vücudun bir enfeksiyona aşırı reaksiyon gösterdiği ciddi bir durum. Gelişmiş ülkelerde yapılan araştırmalar ve hastalığın teşhisi sonucunda son 10 yıl içerisinde sepsis vakalarının yıllık olarak % 8-13 oranında arttığı görülmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ise beslenme yetersizliği, yoksulluk, aşı ve tedaviye zamanında erişimde eksikliklerin tümü, sepsis riskinin ve sepsisten ölümün artışına neden olmakta.

Yılda, yaklaşık 30 milyon insanın yakalandığı tahmin edilen hastalıkla baş etmek ve sepsise bağlı ölümleri önlemek için Küresel Sepsis Topluluğu, tüm dünyada bir hareket başlattı ve 13 Eylül, “Dünya Sepsis Günü” olarak ilan edildi.

Sepsis’e dikkat çekmek üzere “13 Eylül Dünya Sepsis Günü” kapsamında kamuoyuna yönelik bir mesaj yayınlayan Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) de, son yıllarda bilim, sağlık teknolojileri ve tıp alanında yaşanan ilerlemeler, yeni ve ilaç tedavilerin geliştirilmesi ve hastalıklara yönelik farkındalığın artırılması sayesinde milyonlarca hayatın kurtarılabildiğini belirtti. Açıklamada özellikle erken tanı ve hızla tedaviye geçilmesinin önemine vurgu yapılırken, aşı, antibiyotikler ve gelişen yoğun bakım olanakları ile önleyici çalışmaların sepsiste sağkalım oranlarını artırdığı belirtildi.

Hayat kurtaran yeni ilaç ve tedavilerin geliştirilmesinin hastalıkla mücadelede önemli gelişmelere yol açtığı vurgulanan açıklamada, sepsis kaynaklı ölümlerin, tüm dünyada arttığı vurgulandı. Daha fazla hayat kurtarmak adına gerekli farkındalığın oluşturulabilmesi için küresel bir seferberliğe ihtiyaç olduğu ifade edildi.

Enfeksiyon kaynaklı Sepsis’in hem Türkiye’de hem de dünyada ciddi sağlığı sorunları arasında yer aldığı kaydedilirken, “Dünyada bir yılda 30 milyona yakın kişide Sepsis gelişmekte ve yanlış teşhis ve tedavi nedeniyle maalesef bir kısmı hayatını kaybetmektedir. Bugün, tüm dünyada Sepsis’e neden olan ileri enfeksiyonlara yönelik yüzlerce ilaç geliştirilmektedir. Hastalığın erken aşamada tespit edilebilmesi ve enfeksiyona neden olan etkenlerin ortadan kaldırılması çok önemlidir.” denildi.

Sepsis’in yeterince bilinmediğine ve yanlış teşhis edildiğine dikkati çeken AİFD Genel Sekreteri Dr. Ümit Dereli, Sepsis’in Türkiye’deki durumu ile ilgili net bir bilgi olmadığını, ancak her yıl ortalama olarak 175 bin kişinin sepsis nedeniyle hayatını kaybettiğinin tahmin edildiğini vurguladı. “Sepsis (kan zehirlenmesi), hayatı ciddi anlamda tehdit eden bir enfeksiyon hastalığı komplikasyonu. Çoğunlukla bakteriyel enfeksiyonlara bağlı olarak gelişse de diğer çeşitli mikroorganizmalar olan mantar, virüs, hatta parazitlere bağlı enfeksiyonlar sırasında da ortaya çıkabiliyor” ifadelerini kullanan Dr. Dereli ayrıca, erken tanı ve tedavinin yapılamaması durumunda çoklu organ yetmezliği ve sonucunda da ölümle sonuçlanan Sepsis’in, Türkiye’de görülme oranının her yıl yaklaşık yüzde 13 arttığını ifade etti.

Dünyada her yıl milyonlarca kişiye Sepsis teşhisi koyulduğunu ve her gün ortalama 20 bin hayatın, sepsis sebebiyle kaybedildiğinin tahmin edildiğini belirten Dr. Dereli, “Günümüzde sepsis nedeniyle ölen kişi sayısı prostat kanseri, meme kanseri ve HIV/AIDS’e bağlı ölen kişi sayılarının toplamından daha fazla. Bu gerçekten korkunç bir istatistik..” dedi. Sepsis tanısının konulamadığı durumlarda ve tedavi için hastaların hastaneye yatırılmalarında gecikme yaşandığında, hastalığın ilerleyerek ağır sepsis ve septik şok tabloları geliştiğini ve hastalığın ölümle sonuçlanma olasılığının daha da arttığını vurgulayan Dr. Dereli, “Bu açıdan hekimlerin, bazı enfeksiyon hastalığı gelişen olgularla karşılaştıklarında, Sepsis’i akla getirmeleri ve hastalarını bu açıdan değerlendirerek, gerekli durumlarda hastaneye yatırarak hızla tedavilerine başlanmalarını sağlatmaları, sepsisli olgularda sağ kalım oranının artmasında çok önemlidir.” diye konuştu.

Hastalıkların tedavisinde hayat kurtaran yenilikçi ilaç ve tedavilerin önemine de dikkat çeken Dr. Ümit Dereli, “Bugün tüm dünyada Sepsis’e neden olan enfeksiyon çeşitlerine yönelik yeni ilaçlar geliştiriliyor. Sepsis tamamen tedavi edilemez bir hastalık değil. Erken tanı ve hemen tedaviye başlamak çok önemli.” dedi.

Küresel Sepsis Topluluğu’nun hastalık ile mücadelesine dikkat çeken AİFD Genel Sekreteri Dr. Dereli, konuyla ilgili aktörlerin Sepsis’e karşı korunma, teşhis ve tedavi imkanları oluşturmak üzere 2020 yılına kadar temel politikaların oluşturularak Sepsis vakalarının yüzde 20 azaltılması hedefini belirlediklerini vurgularken, Sepsis’in sadece gelişmiş ülkelerde değil, gelişmekte olan ülkelerde de önemli bir sorun olduğunu söyledi. Bu doğrultuda yenilikçi ilaç ve tedavi çalışmalarının yürütüldüğünü belirten Dr. Dereli, “Sepsisli hastaların tedavisinde hastaların ölümcül aşamalara gelme korkusu olmadan, daha aktif, kaliteli ve uzun bir yaşam umutlarına odaklanmak önemli.” dedi.

Hastalıkla mücadelede farkındalığın önemini vurgulayan Dr. Dereli “Tıp camiası, hastalar, sağlık kurumları, kamu otoritesi ve ilaç endüstrisi bir araya gelerek, daha fazla hayat kurtarmak ve hastaların yaşam kalitesini artırmak için ortak akıl geliştirmeli. Çok küçük çabalarla büyük fark yaratabiliriz…” dedi.