İstanbul Bilim Üniversitesi öğretim görevlisi Opr. Dr. Ata Bozoklar, organ nakli konusunda bölgede Türkiye’den daha iyi, daha deneyimli bir ülke olmadığını söyledi.

 

Merkezi Tokyo’da bulunan ilaç firması Astellas tarafından bu yıl 4’üncüsü İzmir’in Çeşme ilçesinde düzenlenen ve 2 gün süren ”Transplantasyonun Yarınını Değiştirenler” toplantısına ilişkin Radisson Blu Otel’de gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Bozoklar, devletin organ nakli sorununu bir sorun olarak kavramasının kendisini çok memnun ettiğini dile getirdi.

Organ nakli konusunda devletin çok önemli 2 çalışma yaptığını ve her şeyden önce ekonomik önlem aldığını aktaran Bozoklar, şöyle konuştu:

”Hem Transplantasyon Koordinasyon Kurulu ve merkezler değişti hem de hastalar adına transplantasyonu güvence altına aldı. Bugün Türkiye’de organ yetmezliği hastalarının hepsinin nakli tamamıyla SGK güvencesiyle gerçekleştirilebiliyor. Bu en önemli ilk adımdı ve zaten sonuçlarını görmeye başladık. İkinci adım ise organ naklinin bir organ bulma sorunu olduğunu fark etmemiz. Bu da çok önemli bir gelişme. Çünkü organ nakli dediğiniz zaman takılacak bir organa ihtiyacınız var. Bunun çok önemli 2 kaynağı var. Bunlardan biri kadavra. Hepimizin bildiği gibi en çok olmasını istediğimiz yöntem. Yani bir donörün organını almak, öldükten sonra organ bağışıyla bu kişinin organını alıp başka birisine takmak. Bu konuda, ülke genelinde Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurumlar oluşturularak, organ bağışının artmasına yönelik faaliyetler başlatıldı ve her şeyden önce organ nakli koordinatörleri denilen profesyonellerin işin içine girmesine izin verildi. Bugün ülkemizde bir organ nakli koordinatörlüğü sistemi var. Ülkemizin bütün illerindeki hastanelerinde artık bir organ nakli koordinatörü bulmak mümkün. Bu en önemli gelişmelerden biri.”

Konuşmasında, ”Bu bölgede, komşularımız arasında, organ nakli konusunda Türkiye’den daha iyi, daha deneyimli bir ülke yok” ifadesini kullanan Bozoklar, bütün ülkelerin, ne yaparlarsa yapsınlar organ bekleme havuzunu bir türlü kadavrayla karşılayamadıklarını söyledi.

Canlı vericilerin, insan suiistimalinin önlenerek artırılması gerektiğini anlatan Bozoklar, ”Doğru mevzuatları yapılandırmak mecburiyetindeyiz. Ülke genelinde mevzuatları oluştururken, uluslararası deklarasyonları da unutmamalıyız. Türkiye’nin uluslararası deklarasyonun içine daha çok girme zamanı geldi. Eğer bu çerçevede bunu gerçekleştirebilirsek, şeffaflığı sağlayabilirsek, önümüzün çok açık olduğunu düşünüyorum” dedi.

-YILDA 6 BİN BÖBREK NAKLİ HEDEFİ-
Doç. Dr. Murat Tuncer de organ nakli konusunda Türkiye’de yanlış bilinen bazı şeyler olduğunu ve bunun da organ bağışını engellediğini belirterek, özellikle kadavrayla ilgili yanlış görüşlerin düzeltilmesi gerektiğini vurguladı.

Tuncer, doku ve kan grubu uyumu olmayanlar ile sarılık hastalarına organ nakli yapılmayacağı türü yanlış bilgilere rağmen bu tür organ nakillerinin gerçekleştirildiğini söyledi.

Yapılan çalışmalara göre, Türkiye’de insanların yüzde 10’unun kronik böbrek yetmezliğinden muzdarip olduğunu ve bu nedenle 60 bini geçen diyaliz hastası bulunduğuna işaret eden Tuncer, ”Organ nakli, ülkemizde en büyük sorunlardan biri olarak hastalarımızın hayatını kurtarmak adına önümüzde duruyor. Hedefimiz, yılda en az 6 bin böbrek nakli yapan bir ülke konumuna gelmek. Bunun tamamen Sağlık Bakanlığı denetiminde olması ön şarttır. Lütfen, Türk halkı doktorlarına güvensin. Çünkü hem sayı anlamında hem de kalite anlamında çok iyi bir durumdayız” dedi.

-HOLLANDALI UZMAN-
Maastricht Üniversitesinden Prof. Dr. Johannes Van Hooff da Hollanda’da ”Canlı Organ Bağışı Değişimi Programı” adı verilen bir programın olduğunu ve organ bağışıyla ilgili sıkıntı yaşatan alıcı ile verici arasındaki kan grubu uyumsuzluğunu giderebilmek için organların çapraz şekilde paylaşılmasına dayalı sistem geliştirdiklerini belirterek, Hollanda’da bağımsız bir organizasyon tarafından eşleştirmeler yapıldığını ve ülkede yeni uygulamalar sayesinde organ nakli oranını yüzde 15 seviyesinde arttırabildiklerini aktardı.

Bahsettiği sistemin Türkiye’de de kullanılabileceğini söyleyen Hooff, Türkiye’de beyin ölümlerindeki bağış miktarının Avrupa’nın üçte biri oranında olduğunu ve bağışların yetersizliği yüzünden her yıl çok sayıda insanın organ bulunamadığı için hayatını kaybettiğini anlattı.

Hooff, ”Türkiye’de organ bulunamadığı için insanlar ölüyor. Halbuki havuz sistemiyle akrabalık dışı nakillerin önü açılırsa organ bekleyen hasta kalmaz” diye konuştu.

-ASTELLAS AVRUPA BAŞKANI VE TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ-
Firmalarının dünyadaki 15’inci en büyük ilaç şirketi haline geldiğini belirten Astellas Avrupa Başkanı Wim Kockelkoren, ”Vizyon 2015” adlı vizyonları dahilinde küresel bir lider olmayı amaçladıklarını bildirdi.

”Üroloji, organ nakli ve dermatoloji alanında Avrupa’da çalışmalarımız var. Onkoloji ağrı ve enfeksiyon da yeni girdiğimiz alanlar arasında yer alıyor. Biz bu alanlarda lider olmak istiyoruz” diyen Kockelkoren, en önemli hizmetlerinin organ nakli alanında sundukları ürünler olduğunu ifade etti.

Astellas Türkiye Genel Müdürü Piet Dury de Astellas’ın tüm dünyada karşılanmamış tedavi ihtiyaçlarında çözüm sunabilmek için araştırma ve geliştirme çalışmalarına son derece özen gösterildiğini vurguladı.

Türkiye pazarına 2007 yılı mayıs ayında 6 kişi ile giriş yapan şirketin bugün tüm Türkiye’de 70 çalışanı bulunduğunu ve büyüme hedefi kapsamında çalışan sayısını 81’e çıkaracaklarını belirten Piet Dury, Türkiye’de 5 ürünle hastaların hayatlarını iyileştirmeyi hedefleyen Astellas’ın ürünü bulunan tedavi alanlarının idrar kaçırma, prostat kanseri, atopik dermatit ve organ nakli olduğunu sözlerine ekledi.