24-30 Nisan Dünya Aşı Haftası nedeniyle görüş bildiren Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gürsel Özer aile hekimliği uygulamasının da katkısıyla Türkiye’de son 12 yılda aşılama konusunda önemli bir yol kat edildiğini belirtti. Dr. Gürsel Özer bu başarının erişkin aşılaması konusunda da yakalanmasının toplumsal sağlık açısından elzem olduğunun altını çizdi.

Türkiye’de artık bütün çocukların doğar doğmaz aşı takvimine uygun bir şekilde aşılanmaya başladığını, ancak aşılara ihtiyacı olanların sadece çocuklar olmadığını belirten Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gürsel Özer şunları söyledi: “Günümüzde halen birçok erişkin, aşıyla kolaylıkla önlenebilen hastalıklar nedeniyle sakat kalmakta ya da ölmektedir. Bu nedenle her genç, erişkin ve yaşlı, aşıyla önlenebilen tetanoz, difteri, grip, pnömokok gibi hastalıklara karşı bağışıklanma imkanından yararlanmalıdır. Bu doğrultuda, Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun 65 yaş üzerindeki herkese ve 18-64 yaş arasındaki KOAH, astım, diyabet, kronik kalp yetmezliği, kronik böbrek hastalığı, kanser gibi eşlik eden hastalığı olan risk gruplarına ücretsiz zatürre  (pnömokok) aşısı sunulması konusundaki kararını son derece önemli ve olumlu buluyorum. Aşı takviminde yer alan aşıları kapsayan ücretsiz aşı uygulamaları, Aile Sağlığı Merkezlerinde ve Üniversite ve Kamu Hastanelerinde yapılmaktadır. Risk grubundaki herkes bu imkan konusunda bilgilendirilmeli ve aşılanmalıdır.”

 

Türkiye nüfusu yaşlanıyor, yaşlıların aşıya ihtiyacı artıyor

Birleşmiş Milletler’e göre bir ülkede yaşlı nüfusun, toplam nüfus içindeki oranı yüzde 8 ila 10 arasındaysa, o ülke artık yaşlı bir ülke sayılıyor. 65 ve üzeri yaşta 6 milyon 651 bin 503 kişinin bulunduğu Türkiye’de, yaşlıların toplam nüfus içindeki oranı yüzde 8,3’e yükseldi.  Yani Türkiye artık “yaşlı” bir ülke. 2023’e yaklaştıkça bu durumun “çok yaşlı ülke” olmaya doğru gideceği tahmin ediliyor çünkü Türkiye’de yaşlı nüfus, diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hız ile artış gösteriyor. Bu durumun gerek yaşlanmaya bağlı gerekse kronik hastalıklara bağlı olarak bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla beraber bulaşıcı hastalıklara karşı da duyarlılığı da artırdığının altını çizen Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gürsel Özer, şöyle devam etti: “Son yıllarda başta risk grupları olmak üzere erişkin bağışıklamasına verilen önemde iyileşme olmasına rağmen erişkin ve yaşlılardaki aşılama programlarının etkinliği, erişkin aşılama bilincinin yaygınlığı ve aşıya erişebilirlik halen düşük. Oysa çocuklarda başlanan aşılama şemalarının bir devamı olarak erişkinlerde yapılacak düzenli aşılamalarla ve erişkin yaş gurubuna özgü aşılamalarla önemli birçok hastalıklardan korunmak ve ölümleri azaltmak mümkün olabilecektir. Erişkin dönemde de tıpkı çocukluk döneminde olduğu gibi aşılar bireyleri hastalıklardan korur, ekonomik kazanımlar sağlar. Ancak bu başarıların sağlanabilmesi için plan, program, liderlik, uygulamada eşgüdüm ve süreklilik çok büyük önem taşımaktadır.”

 

Aile hekimliği uygulaması 12 yıldır aşılama konusunda en büyük destek

Ülkemizdeki yaşlı nüfusun oranı gittikçe artarken aile hekimlerinin, koruyucu hekimlik anlamında üstleneceği rolün de artacağını belirten Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gürsel Özer şunları söyledi: “Aile hekimliği uygulaması Türkiye’de 12. yılını geride bırakırken aile hekimleri artık, vatandaşımızın sağlığını emanet ettiği, danıştığı, adı üstünde aileden biri gibi gördüğü birer hekim oldu. Aile hekimlerimiz, koruyucu sağlık hizmetlerinde çok büyük başarı elde ettiler. Aile hekimlerinin katkılarıyla artık aşılama oranlarımızla, Avrupa ülkeleri arasında lideriz. Toplumumuzun sağlıklı bir gelecek kurması için büyük önem taşıyan aile hekimliği, meslektaşlarımızın özverili çalışmalarıyla kısa sürede ciddi yol kat etti. Aile hekimlerimizin desteğiyle aşılamada yukarı doğru giden ivmeyi daha da üst noktalara çıkardık ve çocuklarımızın yüzde 98’ini verem, kızamık gibi birçok hastalığa karşı aşıladık. Şimdi hedefimiz çocuk aşılarında yakaladığımız bu başarıyı erişkin aşılamasına da taşımaktır ve aile hekimlerinin bu noktada çok önemli bir rol üstleneceği açıktır.”

 

Aşılarla pek çok ölümcül hastalık yeryüzünden silindi

Ülkemiz aile hekimliği uygulamasıyla kısa sürede önemli başarılara imza attı ve bunların başında da aşılama geliyor. Sağlıklı bir toplumun, sağlıklı bireylerle mümkün olacağı anlayışından hareketle, sağlıklı nesillerin yetişmesi için aşılamaya önem verdik. Aile hekimliğine geçilmesiyle birlikte, aşılamada ivme kazandık. 2002 yılında BCG, bilinen adıyla verem aşısının yapılma hızı yüzde 77’lerdeydi. Bugün yüzde 97’lik oranlardan söz edebiliyoruz. Aynı şekilde difteri, boğmaca, tetanos, çocuk felci ve menenjit aşılarının uygulanmasında yüzde 78’lerden yüzde 98’lere çıktık. 1970’lerde çokça can alan difteri, aşılama sonucu bugün ölümcül olmaktan çıktı. 1970’de 701 çocuk felci vakasından 39’u ölümle sonuçlanmıştı. Aşılamayla 1999’dan sonra bu hastalık görülmemeye başladı. 1990 yılında doğumda gerçekleşen tetanos vakası 67’ydi ve 26 bebek hayatını kaybetmişti. 2015’ten itibaren doğum sırasında oluşan tetanos vakası görülmedi. 1990’lı yıllarda 46 bin 761 kızamık vakasında 621 ölüm gerçekleşmişti. Aşılama kızamığın da önüne geçti. 2015’te 300 kızamık vakasıyla karşılaşıldı ve ne mutlu ki kızamıktan ölüm oranı sıfırlandı. Uzun yıllar önce aşılanmayla çiçek hastalığı yeryüzünden tamamen silindi.

 

Aile hekimliği uygulaması geliştikçe toplum daha sağlıklı olacak

Aile hekimliği ve koruyucu hekimlik uygulamalarındaki iyileşmenin sadece çocukluk çağı bağışıklama çalışmalarını geliştirmekle kalmadığını belirten Dr. Gürsel Özel şunları söyledi: “Bu uygulamalar sayesinde, sağlıklı bir toplumun gelişmiş ölçütlerinden biri olan anne bebek ölüm oranında ciddi iyileşmeler sağladık. Aile hekimliği uygulamasının ikinci fazında ise kronik hastalıkların kontrol altına alınmasını ve erişkin bağışıklama çalışmalarını ön plana aldık. Bu konudaki devrim niteliğindeki kararlılığımızın sonuca ulaşması için sağlık sisteminin tüm bileşenlerinin erişkin bağışıklama ve kronik hastalık takipleri konusunda sorumluluk alması gerekmektedir. Ayrıca aile hekimlerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi için aile hekimlerine kayıtlı nüfusun Avrupa’daki meslektaşlarımız gibi 2000’li sayılara çekilmesi, randevu sistemine geçilmesi, koruyucu hekimlik uygulamaları için çalışma saatlerinin oluşturulmasına olanak sağlanması, aile özlük haklarında ve hak edişlerinde kayıp olmaması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi gibi adımlar atılması önemlidir. Bu düzenlemeler yapıldığı taktirde topyekûn ve eşgüdümlü yapılan çalışmalarla çocukluk çağında aşı oranlarında elde edilen %98’lik başarıya diğer alanlarda da ulaşılacak ve maliyet etkin sağlık sistemi ve sağlık toplum hedefine ulaşılabilecektir.”