📝 Editoryal Not:
Bu metin, sindirim sistemi cerrahisinde teknoloji destekli dönüşümün kapsamlı bir özetini sunuyor. Robotik cerrahi, yapay zekâ ve kişiye özel tedavi yaklaşımlarının hem tanı hem de tedavide nasıl çığır açtığını gözler önüne seriyor. Uluslararası bilim insanlarının buluştuğu bu platformda pankreas kanseri gibi zorlu hastalıklarla mücadelede sağlanan ilerlemeler, modern tıbbın geldiği noktayı somut biçimde yansıtıyor. Bu bilgiler, özellikle sağlık profesyonellerine multidisipliner ve yenilikçi tedavi yaklaşımlarını takip etme konusunda değerli bir içerik sunuyor.

Acıbadem Üniversitesi, Avrupa Gastroenteroloji Birliği (UEG) ve Avrupa Sindirim Sistemi Cerrahisi Derneği (EDS) iş birliğiyle düzenlenen “17. Avrupa Sindirim Sistemi Cerrahisi Kursu”, dünya genelinden önde gelen bilim insanlarının katılımıyla gerçekleştirildi. Kongre, Prof. Dr. Mert Erkan’ın başkanlığında, sindirim sistemi kanserlerinin tanı ve tedavisinde güncel teknolojilerin kullanımına odaklandı.

Yapay Zekâ ve Robotik Cerrahi Tedavi Yaklaşımını Değiştiriyor
Kursta; pankreas, mide, karaciğer ve kolorektal kanserlerin tanısında 3 boyutlu görüntüleme sistemleri, robotik cerrahi uygulamaları ve yapay zekâ destekli karar mekanizmaları gibi ileri teknolojiler ön plana çıktı. Acıbadem Üniversitesi CASE – İleri Cerrahi Eğitim Merkezi’nde verilen robotik cerrahi eğitimi, genç cerrahlardan yoğun ilgi gördü.

Dünyaca ünlü pankreas cerrahı, Heidelberg Üniversitesi’nden Ordinaryus Prof. Dr. Markus Büchler, “Pankreas kanseri tedavi edilebilir. Ancak cerrahların her hasta için en uygun yöntemi belirlemesi gerekir. Robotik cerrahi her hastaya uygun değildir, bazı durumlarda agresif cerrahi gerekli olabilir” diyerek kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımının altını çizdi.

Kişiye Özel Tedavi ve Genetik Analiz
Ord. Prof. Dr. Helmut Friess, 3D görüntüleme ve minimal invazif cerrahi tekniklerin özellikle karaciğer cerrahisinde büyük avantajlar sunduğunu belirtti. Ayrıca, genetik analizlerin ve hasta özelinde geliştirilen aşıların kanser tedavisinde giderek daha fazla önem kazandığını vurguladı.

Acıbadem Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mert Erkan ise “Acıbadem Protokolü” adı verilen yeni bir yaklaşımın, pankreas kanseri hastalarında 5 yıllık yaşam oranını %50’nin üzerine çıkardığını belirtti. Bu protokol; ameliyat öncesi kemoterapi ve radyoterapi uygulanarak, tümörün küçültülmesi ve daha sınırlı, fonksiyon koruyucu bir cerrahinin mümkün olmasını sağlıyor.

İmmünoterapi ve Yeni Nesil Kemoterapiler
Prof. Dr. Erkan, “İmmünoterapi gibi bağışıklık sistemini tümöre karşı harekete geçiren tedaviler sayesinde daha önce ameliyat edilemeyen hastalar artık cerrahiye uygun hale geliyor. Bu gelişmeler sayesinde geçmişte umutsuz vaka olarak değerlendirilen pek çok hastanın yaşam süresi uzuyor” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Güralp Ceyhan da yapay zekânın, radyolojide tümör riskini analiz ederek cerrahlara yön göstermeye başladığını belirtti. “Artık genetik testlerle hangi kistik lezyonların kansere dönüşeceğini anlayabiliyoruz. Yapay zekâ ise bu süreci daha da hızlandırarak, yüksek riskli hastaların erken müdahalesini sağlıyor” dedi.

Tedavide Çığır Açan Gelişmeler
Multidisipliner yaklaşımlar, teknolojik inovasyonlar ve kişiye özel tedavilerin birleşimi sayesinde pankreas ve karaciğer kanserlerinde sağkalım oranlarında dramatik artışlar gözleniyor. Prof. Dr. Ceyhan’ın vurguladığı gibi, “Kanser tedavisi artık bir ekip işi ve teknoloji, bu işin en güçlü paydaşlarından biri.”