📝 Editoryal Not:
İşitme kaybı, yaşamın ilk aylarında fark edilmediğinde çocukların dil, konuşma, öğrenme ve sosyal gelişiminde kalıcı sorunlara neden olabiliyor. Bu basın bülteni, yenidoğan işitme taramasının önemi, tarama süreci, ailelerin dikkat etmesi gereken noktalar ve tedavi yöntemleri konusunda hem sağlık profesyonellerine hem de bilinçli ebeveynliğe katkı sağlayan kapsamlı bilgiler sunmaktadır. Ulusal tarama programları ile desteklenen bu erken tanı yaklaşımları, bebeklerin sağlıklı bir geleceğe adım atmasında kritik rol oynamaktadır.
Memorial Bahçelievler Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden Prof. Dr. Kadir Serkan Orhan, doğuştan işitme kayıplarının erken tanı ve müdahale ile nasıl başarılı şekilde yönetilebileceğini değerlendiriyor. Günümüzde her 1000 yenidoğandan 2-3’ü işitme kaybı ile dünyaya gelmektedir. Bu oran, yenidoğan yoğun bakım ünitesinde tedavi gören bebeklerde daha da artış göstermektedir. Fark edilmeyen işitme kaybı; dil ve konuşma gelişimi, sosyal etkileşim, akademik başarı ve genel yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Bu nedenle yenidoğan işitme taraması, tüm bebeklerde uygulanması gereken hayati bir tarama programıdır.
Yenidoğan İşitme Taraması Nasıl Yapılır?
İşitme taraması, doğumdan sonraki ilk günlerde, ağrısız ve noninvaziv yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Otoakustik Emisyon (OAE) ve Otomatik Beyin Sapı Yanıtı (ABR) testleri ile bebeğin işitsel sistem yanıtları değerlendirilir. Test sırasında, bebeğin dış kulak yoluna yerleştirilen yumuşak uçlu bir prob aracılığıyla klik sesleri verilir. Bu seslerin iç kulaktaki yankılanma düzeyine göre işitme yanıtı analiz edilir. Tarama testinden geçemeyen bebeklerin testleri 2 hafta içinde tekrarlanmalıdır. Eğer sonuç yine “başarısız” olarak değerlendirilirse, Klinik ABR testi gibi ileri düzey tanı yöntemlerine geçilmelidir.
Ailelere Düşen Sorumluluklar: Takip ve Erken Müdahale
Testin yapılması kadar, ailelerin sonuçları zamanında öğrenmesi ve gereken yönlendirmelere uyması da büyük önem taşır. “Şüpheli” ya da “tekrar gerekli” şeklinde sonuçlanan taramalar, kesinlikle ihmal edilmemelidir. Uygun işitme cihazları, koklear implant uygulamaları ve özel eğitim desteğiyle, işitme kaybı olan bebeklerin yaşıtlarıyla eş düzeyde gelişim göstermeleri mümkündür. Tanı gecikirse; konuşma gecikmesi, dikkat eksikliği, öğrenme bozuklukları ve sosyal gerileme gibi ikincil sorunlar ortaya çıkabilir.
Tanı İçin Yetkilendirilmiş Merkezlere Zamanında Başvuru Şart
İşitme taramasında şüpheli sonuç alınan bebeklerin mutlaka Sağlık Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş referans merkezlerine yönlendirilmesi gerekmektedir. Memorial Bahçelievler Hastanesi, Ulusal Yenidoğan İşitme Tarama Programı kapsamında üçüncü basamak merkez olarak hizmet vermektedir. Bu merkezlerde kulak tomografisi, MR, Klinik ABR gibi ileri düzey tanı araçlarıyla değerlendirme yapılmakta; KBB uzmanları, odyologlar, radyologlar ve eğitim uzmanlarından oluşan multidisipliner ekiplerce süreç yönetilmektedir.
Koklear İmplant ve Beyin Sapı İmplantı ile Rehabilitasyon
Orta ve ileri derecede işitme kaybı tespit edilen bebeklerde ilk 3 ayda kesin tanı konması ve 6. aya kadar rehabilitasyona başlanması hedeflenmektedir. Uygun vakalarda, 9-10. aylarda çekilen ileri görüntüleme yöntemleri ile koklear implant adayı olup olmadığı değerlendirilir. Kulak yapıları ve işitme siniri uygunsa 1 yaş civarında koklear implant uygulanabilir. Uygun olmayan durumlarda beyin sapı implantı (ABI) seçeneği devreye girer. Böylelikle işitme kayıplı çocukların, erken müdahale sayesinde konuşmayı öğrenmeleri ve sosyal gelişimlerini tamamlamaları mümkün olur.
Prof. Dr. Kadir Serkan Orhan, “İşitme kaybı tanısı ne kadar erken konursa, tedavi başarısı o kadar yüksek olur. Her bebeğin sağlıklı iletişim kurabilmesi için işitme taramaları, ihmale gelmeyecek kadar önemlidir” diyerek ebeveynleri ve sağlık profesyonellerini uyarıyor.