Prof. Dr. Şeref Demirayak, değişen Eczacılık Yasası’nı yorumladı.
Nüfus kriterine göre eczane sınırlaması
İstanbul Medipol Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şeref Demirayak, kanunda bir emeklilik yaşının getirilmemiş olmasını ciddi bir eksiklik olarak gördüğünü belirterek, “Nüfusa göre eczane kısıtlaması konusu yanında emeklilik konusunun da tartışılması gerekir” dedi.
Eczacılık hizmetlerinin kalitesinin yükseltilmesi, zaman içerisinde ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesi ve Avrupa Birliği’nin eczacılıkla ilgili müktesebatına uyum nedeniyle, 1953 yılında yürürlüğe giren 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun değiştirildi. Birinci maddede ilacın tanımı ile eczacının görev ve yetkileri hakkında ayrıntılı bir açıklama yapılırken, günümüz koşullarında ortaya çıkan ihtiyaçlar göz önüne alınarak, eczacılık hizmetinin neleri kapsadığı açıkça gösterildi.
İstanbul Medipol Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şeref Demirayak,
yasada yapılan en önemli değişikliğin nüfus kriterlerine göre eczane sınırlamasının getirilmesi olduğunu söyledi. İlçe sınırları içinde en az 3 bin 500 kişilik nüfusa bir eczane düşmesi öngörüldüğünü belirten Demirayak, “Böylece, ülke çapında oluşan eczanelerin dengesiz dağılımı ve yeterinden fazla eczane açılmasıyla ortaya çıkan milli gelir israfını önlemek mümkün olabilecek” dedi.
Bu kısıtlamanın avantaj ve dezavantajlarından söz edilebileceğini de dile getiren Demirayak, şöyle devam etti: “Bu durum, kısa vadede mevcut eczane eczacıları için ciddi bir avantaj sağlarken yeni eczacılar için bir dezavantaj olarak değerlendirilebilir. Ancak, zamanla bir bölgenin gerçek potansiyeli ortaya çıkacağından yeni eczacıların öngörülemeyen potansiyele göre eczane açma riskleri önlenmiş olacaktır. Mevcut durumda iş potansiyeli yüksek görünen ancak eczane sayısı fazla olan yerlerde açılan yeni eczanelerin kısa bir süre sonra kapanma veya devredilme durumuyla karşı karşıya kalmaları sık rastlanan örneklerdendir.”
Diğer önemli bir değişikliğin de ikinci eczacı ve yardımcı eczacı kavramlarının getirilmiş olması olduğunu hatırlatan Demirayak, şunları aktardı: “İkinci eczacı ihdası, eczanenin iş yüküne bağlı olarak yapılabilecek ve hizmetin daha hızlı ve kaliteli bir şekilde yürütülmesini sağlayacaktır. Bu şekilde hasta başına düşen eczacı sayısı da artırılmış olacaktır. Ancak, yardımcı eczacı konusu tarihte de görülen örneklerinden hareketle, bazı olumsuz yönler içermektedir. Halihazırda, eczacılık eğitimi süresince öğrencilere en az 180 işgünü serbest eczane veya hastane eczanelerinde staj yaptırılmaktadır. Yeni mevzuata göre eczane açmak isteyenler için mezuniyetten sonra en az bir yıl süreyle bir eczane eczacısı yanında yardımcı eczacı olarak çalışma zorunluluğu getirilmiştir. Bu sürecin nasıl yürütüleceği konusunda kanunda açıkça belirtilmiş bir hüküm bulunmaması, ülke gerçekleri değerlendirildiğinde, işleyiş açısından önemli sıkıntılar doğuracaktır.”
Eczane açmak kolaylaştırıldı
Demirayak, kanunda eczane açılması ve işletilmesi ile ilgili olarak da önemli kolaylıklar getirildiğini söyledi. Eczane açılmasının, Sağlık Bakanlığı’ndan alınarak valiliklere devredildiğini belirten Demirayak, “İşlemler kolaylaştırıldı. Reçetelerin elektronik ortamda tutularak reçete kayıt defterinin kaldırılması, askerlik ve hastalık gibi nedenlerle eczanelerin geçici olarak kapatılabilmesi önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Kanunun eski halinde kapalı bir şekilde ifade edilmiş olan muvazaa (gizli anlaşma) konusu yeni kanunda açıkça yer almıştır. Günümüzde piyasadaki eczanelerin küçümsenmeyecek bir miktarının muvazaalı olduğu gerçeği göz önüne alınırsa konunun önemi daha iyi anlaşılabilir” diye konuştu.
Kanunda, bir emeklilik yaşının getirilmemiş olmasını ciddi bir eksiklik olarak gördüğünü belirten Demirayak, şunları kaydetti: “Nüfusa göre eczane kısıtlaması konusu yanında emeklilik konusunun da tartışılması gerekir. Bunun dışında bir diğer eksiklik de kamu eczacılığı, ilaç endüstrisi eczacılığı ve benzeri konulara değinilmemiş olmasıdır. Dün olduğu gibi günümüzde de eczacılık mesleği ve geleceği ile ilgili olarak gerek eczacılar ve gerekse diğer kesimlerce oluşturulan ve gerçeklere dayanmayan olumsuz havanın giderilmesi tüm meslek camiasının görevidir. Hekim ile hasta arasındaki en önemli halkayı oluşturan eczacılık mesleğinin daha iyi bir geleceğe ulaşmasında Eczacılık Fakülteleri, Türk Eczacıları Birliği ve tüm eczacılık camiası elbirliği etmek durumundadır.”